Hayatımızda bir mücadelenin içinde savrulup gidiyoruz her gün. Kimimiz kira hesabında, kimimiz trafikte sinir krizi geçirmemeye çalışıyor, kimimizin derdi aşk… İnsan sürekli bir şeylerle didinirken şükretmeyi unutuyor. Bazen kendimi dibi görünmeyen bir söylenti havuzunda buluyorum. Niye buyum yok, niye şu özel imkanlara sahip değilim diye eller cepte geziyorum. Sonra birini düşünüyorum, birini görüyorum veya ufacık bir detay gözüme takılıyor ve kafama dank ediyor. İşte yine dank etmişken bu sefer gerçekten “özel” ilgi hak edenlerden bahsetmek istedim : Özel Gereksinimli Çocuklar ‘dan.
Psikolog Nurgül TAŞDEMİR İle Röportaj
Nurgül Hanım’ı sosyal medyadan tanıyorum. Uzun bir süredir dikkatimi çekiyordu çocuklarla yaptığı paylaşımları ve sonunda kendisine özel ilgiye ihtiyaç duyan çocuklarla alakalı bir röportaj yapmak istediğimi söylediğimde sağ olsun beni kırmadı.
Psikolog olan Nurgül Hanım, Maltepe Üniversitesi Lisans ve İstanbul Üniversitesi Sosyal hizmetler Ön Lisans bölümlerinden Onur Derecesi ile mezun olmuş.
Öğrencilik yıllarından itibaren birçok ulusal ve uluslararası proje çalışmalarında yer almış ve halen birçok vakfın çalışmalarına gönüllü olarak destek veriyor.
Yaklaşık olarak 2 yıldır da İstanbul Sultanbeyli’de bulunan Özel Neşem Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde psikolog olarak görev yapan Nurgül Taşdemir merkezlerinin kurucusu olan ablası Özlem Taşdemir ile birlikte fiziksel engelli yeğenleri için açtıkları bu merkezde birçok fiziksel ve zihinsel engelli çocuğa temas etmenin ve onların hayatına küçük ama anlamlı dokunuşlar yapmanın mutluluğunu yaşıyor.
Nurgül Hanım’la Otizm, Down Sendromu gibi kalıtsal hastalıklardan çocuklarda derin yaralar açan cinsel istismara ve ailelerin üzerilerine düşen görevlerden sanat dallarının özel gereksinimli çocuklar üzerindeki etkilerine değinen süper bir röportaj gerçekleştirdik.
Umarım size de bir katkısı bulunur :
Bizim de Başımıza Gelir mi?
Soru 1) Down Sendromu ilk olarak anne baba olmaya karar verdiğimizde hayatımıza giren ve ciddiye aldığımız bir konu aslında. Yoksa normal yaşantımızda 1-2 haberde denk geldiğimizde hatırlarsak hatırlıyoruz.
Baba olmasına sayılı günler kalmış biri olarak ben de eşimle doktor kontrolüne gittiğimde çocuğumun sağlığıyla ilgili endişeyi iliklerime kadar hissetmiştim.
Peki bütün olumlu düşüncelerle ve dualarla gittik doktor kontrolüne… Ama hayat tabi her an her şey olabilir. Çocuğumuzun Down Sendromlu olduğunu öğrendik.
Benzer durum genetik sorunlardan kaynaklı fiziksel anormallikler için de geçerli aslında.
Bu durumda kendimizi psikolojik olarak nasıl hazırlamalıyız ? Önceden neler yapmamız gerekir ? Özellikle erkeklere bu kısımda, her ne kadar onlar da yıkılmış olsalar da, eşlerine destek olması açısından daha çok iş düşüyor diye düşünüyorum.
Nurgül Taşdemir : Ne yazık ki haklısınız. Down sendromu, otizm, serebral palsi vs gibi daha birçok rahatsızlık çoğu kimsenin akşam haberlerinde izlemiş olduğu bir iki dakikalık haber kesitlerinden ibaret.
Toplumsal olarak, son zamanlarda sosyal medya kanalları aracılığıyla biraz daha farkındalığımız artmış olsa da bu konular üzerine bilgi eksikliğimiz çok fazla.
Toplumsal olarak bilgi eksikliğimiz ne kadar az ise anne baba olarak da bilgi birikimimiz o kadar az. Çiftler genellikle bu gibi durumları ya doğuma sayılı günler kala ya doğum esnasında ya da doğumdan hemen sonra öğreniyorlar.
Çocuklarının normalden farklı olduğunun öğrenilmesi aile bireyleri üzerinde büyük bir baskı yaratabilmektedir. Aslına bakarsak engelin ne zaman fark edildiği ve türü çok da önemli değil. Anne babalar çocuklarının normalden farklı gelişim gösterdiğini öğrendikleri andan itibaren bir kaosun içine düşüyorlar ve çeşitli evrelerin yaşandığı bir yas süreci içerisine giriyorlar.
Yaşanılan bu yas süreci çiftlerin kendilerini yeniden toparlayabilmeleri açısından oldukça önemli. Çiftler bu süreçte birbirilerine karşı anlayışlı olur ve yeterli desteği birbirine verebilirse bu süreci sağlıklı bir şekilde atlamak oldukça mümkündür.
Ancak bu süreçte sorumluluk sadece kadında ya da sadece erkekte olmamalı.
Çift olarak sorumluluklar eşit derecede paylaşılmalı, eşler birbirinin duygu durumlarına saygı göstermelidir. Çiftlerin sağlıklı bir şekilde bu süreci yönetebilmeleri için psikolojik destek almalarının çok büyük faydası olacaktır.
Aynı zamanda sosyal destek almaları da (eşlerinin kendi aileleri anne baba ,kardeş, arkadaş vs..) çok önemli.
Kafalarında oluşan soru işaretlerinin kulaktan dolma bilgilerle daha büyük hale gelmemesi için konunun uzmanlarıyla birebir görüşmelerini de önemle tavsiye ederim. (Çocuk doktoru,fizik tedavi uzmanı,zihin engelliler öğretmeni vs.. gibi).
Bazen Doğuştan Bazen Hayattan
Soru 2) Peki özel gereksinime ihtiyaç duyan çocuklar mutlaka özel bir okula gönderilmeli mi yoksa anne ve babanın bu konuda bilinçli davranması yeterli oluyor mu? Hangi noktaya gelindiğinde anne baba okula veya psikoloğa başvurmalı?
Nurgül Taşdemir : Bu soruyu farklı gelişim gösteren çocuğun gelişim döneminin ne kadar gerisinde olup olmadığı belirler.
Bazen çocuklar yaşamış olduğu rahatsızlıklardan çok da etkilenmeyebilir. Akranlarına göre 1-2 aylık bir gelişim geriliği gözlenebilir.
Bu açığı aile dilerse kendi yapacağı çalışmalarla kapatabilir dilerse de konunun uzmanlarından yardım alıp çalışmaya başlayabilirler.
Ancak down sendromu, otizm gibi farklı gelişim gösteren çocukların mutlaka bir özel eğitim kurumuna gitmeleri burada gerekli fizik tedavi ve bireysel eğitim çalışmalarına katılmaları gerekmektedir.
Biz bugün biliyoruz ki otizmin tek tedavisi erken ve yoğun eğitim. Ancak kurumlarda alınan eğitimler tek başına yeterli değildir. Anne babalar kurumlarda uzmanlar tarafından verilen eğitimi evde devam ettirirlerse çocukların gelişimi başarıya ulaşır.
Gerek kurumda alınan eğitim gerekse evde uygulanan eğitim birbirini destekleyici nitelikte olmalıdır.