içinde

Ömür

Doğum ile ölüm arasında geçen zaman, acısıyla tatlısıyla… Dönüp baktığımda geçmişe “Vay be !” dediğim dilim. Uzun-kısa olması veya acı-tatlı olması tartışılır. Kelebekle, kaplumbağa misali.
Rahmetli babaannem: “Ömrün nasibin kadardır oğlum.” derdi ve o pamuk gibi elleriyle saçlarımı okşayarak başlardı anlatmaya.
___ Doğum sancılarım tutmuştu, komşular hemen ebe hanıma haber verdiler. Bayılmışım ben. Saatler sonra kendime geldiğimde bebeği görmeyince korkarak sordum: “Bebeğim nerede?” diye. Ölü doğmuş ve evin bahçesine gömmüşler. Ebe, gayrimüslim olunca gömmeden önce yıkayıp yıkamadıklarını sordum. Yıkamadan gömmüşlerdi bebeği, hemen çıkartmalarını söyledim yıkamak için. İtiraz etseler de kabul ettiler. Açtıklarında mezarı, hepimiz hayretler içerisinde kaldık, elini yüzüne götürmüş hala nefes alıyordu. Heyecanla hemen kucağıma alıp sarıldım, ebeye ölümcül bir bakış attıktan sonra. Emzirmeye çalıştım, gücü yetmedi emmeye, sağdım bir miktar sütümden ve 3 damla içirebildim. Hayata gözlerini yumdu 3 damla sütün ardından. Nasibini almak için çıktı toprağın altından. Tıpkı bir kelebeğinki gibi kısa süren bir ömür. Unutma herkesin ömrü nasibi kadardır.
Eeeeee bu kısacık ömrün ardından uzuuuunnnnn bir ömürden bahsetmek lazım. Namı değer Bitlisli Zaro Ağa. 1777 Yılında Bitlis’te dünyaya gelmiştir. Yaklaşık 160 yıllık bir ömür sürmüş, acısıyla tatlısıyla. 10 Osmanlı Padişahı, 1 Cumhurbaşkanı görmüş Zaro Ağa bu uzun ömründe. 9o’lı yaşlarından bahsederken gençlik yıllarım olarak anlatırmış Zaro Ağa. Bazı kaynaklara göre 13, bazılarına göre 29 sefer evlenmiş. 13 Çocuğu, 29 torunu olmuş ve 29.06.1934 yılında nasibi İstanbul ‘da tükenmiş.
Hepimize farklı ömürler biçilmiş. Kimi uzun kimi kısa. Fakat hanginize sorsam, sanırım bütün ömrünüzü 10 dakikaya sığdırıp anlatırsınız. Bu açıdan baktığımızda, ömür dediğimiz şey acısı ve tatlısıyla 10 dakikayı geçmiyor galiba.
Varoluşumuzdan bu yana ölümsüzlüğün sırlarını arayıp durmuş insanoğlu. Söylemeden geçemeyeceğim: Lokman hekim bulmuş bu sırrı; fakat Taş Köprü’den geçerken Seyhan nehrine düşüp gitmiş. Talihsizlik işte 🙂 Ölümsüzlüğün değil belki ;ama ömrü uzatmanın yolu var galiba.
Hatırlayınca mutlu olacağın şeyler yapmak gibi. Mesela paraşütle atlamak, denizaltındaki dünyayı keşfetmek belki de. Ömür sorulduğunda, anlatırken mutlu olacağınız ve mutlu oldukça anlatacağınız şeyler yapmak. Anlatacağınız 10 dakikalık ömür, saatlere çıkar çıkar o zaman. Yapmak istediklerinizi güne sığdırın yarına ertelemeden. Çok sevdiğim bir sözü paylaşayım sizinle.
“Ömür dediğin 3 gündür. Dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bu gündür”.
Musmutlu ömürler, bol nasipler hepinize.

Yazar Meftun BÜKBÜZ

Maden Mühendisi, A Sınıfı İSG Uzmanı, Sporcu, Her zaman keyifli..

Bir yanıt yazın

koyugri copy

Ya Olmasaydı ?

cinselterapi

Cinsel Terapi Neden ve Ne Zaman Gereklidir?