içinde

Ağlayan Yürekler

Akıp giden zamanın içinde
Hep mutlu ya da hep üzüntülü olmayı istesek de başaramazdık.
Bilemezdik mutlulukların ansızın gelip bizleri yerle bir edeceğini,
Hüzünlerin ise bize daima yoldaş olacağını
Aklımıza sığdıramazdık.
Delicesine sevdigimiz halde
Veremezdik kalplerimizi
Ağlayan yüreklere.

İlahi aşklarımızın gölgesinde uzanmış yatarken,
Nefes alışlarımızın karıştığını hissedemezdik derinliğimizde.
Hiç bitmesin dediğimiz zamanlar hiç başlamazken,
İçimizdeki burukluk,
Terk edilmiş lanetli bir gemi gibi
Demir atmamış mıydı sevda rıhtımlarımıza.
Kan kusan çığlıklarımız martıların ürkütücü feryatlarını bastırmamış mıydı?
Hayatımızın bir anlamı varken,
Hüzün kaynaklarımızı içimizde taşımak en büyük marifetimizdi oysaki.
Bizi hayata çağıranlara sırtımızı dönmek bize büyük hazlar mı veriyordu?
İstediklerimiz belli iken uzun kumsalların yıldızlı karanlığında,
Gerçek ile serap arası hedeflerimize ulaşmak ne kadar kolay görünüyordu.
Bir mum alevi gibi ümitsizce çırpınan emellerimizi yaşatıp,
Uğruna harcanan gurur kişiliklerinizin değerini anlatmaya çalışmak yanlış ve boşuna mıydı?
Meçhul yılların acımasız kahkahaları yüzümüze çarparken,
Geleceğin göz kamaştıran aydınlığına çağırdığımız insanlara sevgi çiçekleri vermeyecek miydik sonsuza kadar?
Mutluluğa giden yolları arayanlara,
Yolların acımasızlığını hissettirmemek çabamız olmayacak mıydı?
Üstelik ağlayan yürekler karşımızda dururken;
Mutluluğu yıkılan dünyalar üzerine kurmak bizleri ne kadar mutlu kılabilecekti.

Yazar Ümit GÖLGE

Bir cevap yazın

William’ın Rüyası

Biz Bitti Demeden…