“Yaptığım şeyler birbirinin tersidir
Güzel giden şeyleri berbat ederim
Kimseye güvenmem
Hem birini severim hem onu üzerim
Umursadığım kişiyi fazla umursamaktan bunaltırım
Tabiatım böyle” diyor Teoman. Her akrebin tabiatında acıdan beslenmek var. En çok da sevdiğini üzerek acıya gömülüp bu acıdan beslenen ruhu var. Hangimizin yok ki? Debbağ bile sevdiği deriyi yerden yere vurmaz mi? Bir bebeği ısırarak seven yok mu? Üzerine titrediğimiz her şeye aslında biz zeval getirmiyor muyuz? Sevdikçe en çok onları üzmüyor muyuz?
Çünkü sakındığımız hangi göze çöp batmadı ki? Gitmesini istemediğimiz hangi kişi gitmedi ki! Üstüne basa basa geçmedi ki.
Bu hayatta kaç şansınız var ki? Bir üç beş… sevdiğimizin cebinde kaç kredimiz var? Kaç hata sonra biter? Hepsi bir anda kül olabilir mi? Oyun biter mi hemen!
Son Pişmanlık gerçekten hiç mi bir işe yaramaz?
Hata yap diyorlar, yaptığım hatalar benim toplamım onlar benim şimdiki halim. Ruhumu, düşüncelerimi şekillendiren beni ben yapanlar. Peki hata yaparken kaybettiklerim, onlar da benim parçalarımdı.
Ben her hatada giden bir parçamı nasıl yerine koyacağım?
En sevdiğim parçam sen ne güzel geliyorsun bir bütün ediyorsun beni
En sevdiğim parçam sen ne güzel gittin paramparça ettin beni!