Uyanır uyanmaz bugün hangi gündü diye düşündüm bir an. Okula geç kalma telaşının alışkanlığıyla ): Cumartesileri hep geniş zamanlıydı benim için. Uzun uyumaların, uzun kahvaltıların, uzun sohbetlerin. Zamansızlığın zamanıydı yani.
Şimdilerde günlerin adının önemi yok. Her gün cumartesi olabilir. Hatta niye adı olsun ki, gün işte. Saat kaç olmuş ne fark ederdi? ‘Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.’ diyen Turgut Uyar, Tomris’e aşkını anlatsa da bu dizede, toplumsal olarak da yüreklerimizin saatinin bozulup kendimizde durduğu anlar yaşıyoruz biz de.
Çocukluğumuzda unuttuğumuz kendimizle ve zamansızlığımızla aşk tazeliyoruzdur belki de. Sadece doğanın ritmine ayak uydurarak algılamak günü, hislerimizle yaşamak, güzelleştirmek ve kendi insan doğamıza dönmek ancak bu zamansızlıkla mümkündü.
‘İçimde mis kokulu
kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş,
çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil’
diyen Nazım gibi algılamak içindi belki.
Zamansız güzel zamanlarımız olsun, sağlıkla ve güzellikle…
Daima umut ile..Kaleminize sağlık
Doğa kendine geldi, bizler özümüze döndük, güzel ve sağlıklı günlerin kıymetini anladık. Böylesi bir ‘zaman’ı yaşamak da varmış. Hepimizin tercümanı olmuş yazı, teşekkürler.
Bu günlerin güzel bir dönüşüm ve tazelenmeyle eski günlere dönmesi dileğiyle, elinize sağlık..
Bu günlerimize bir parça umut… elinize saglik ..