Yapay Zeka: Dost mu, Rakip mi?

Geleceğin sessiz devrimini kucaklamak mı, ondan korkmak mı?

Son birkaç yıldır, teknoloji dünyasında belki de en hızlı yükselen kavram: Yapay Zeka. Bilgisayarların kendi kendine öğrenmesi, karmaşık verileri analiz etmesi ve hatta yaratıcı içerikler üretmesi artık günlük hayatın bir parçası. Daha önce yalnızca bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz bu teknoloji, artık cebimizdeki telefonlarda, bilgisayar ekranlarında ve sosyal medyada karşımıza çıkıyor.

Yapay zekâya hayran olanlar çok. Çünkü saniyeler içinde karmaşık hesaplamaları yapabiliyor, binlerce sayfalık bilgiyi tarayabiliyor ve insana zaman kazandırıyor. Bir içerik yazmak, veri analizi yapmak ya da tasarım üretmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Ama işte tam bu noktada akla gelen soru şu: “Peki ya biz?”

Tedirgin olanların endişesi, yapay zekânın insan emeğinin yerini alması. Tarih boyunca her teknolojik gelişme, bazı işleri yok ederken yenilerini doğurdu. Belki de mesele, bu dönüşüme uyum sağlayabilmekte. Doğru eğitim, yeni beceriler ve insan zekâsıyla teknolojiyi harmanlamak, en güvenli yol gibi görünüyor.

Yapay zekâya bakış açımızı belirleyecek olan, onu nasıl kullandığımız. Eğer doğru sorular sorar, etik çerçevede sınırlar koyar ve kendi düşünme yetimizi köreltmeden faydalanırsak, bu teknoloji hayatımızın en güçlü destekçisi olabilir.

Belki de yapay zekâ, bizim rakibimiz değil. O, yerine geçmesini istemediğimiz ama işimizi kolaylaştırabilecek bir asistan. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Yapay zekâ sizin için dost mu, rakip mi?

Not: Bloğumuzun Yazarlar sayfasını hiçbir kodlama yapmadan yapay zekaya talimatlarla WordPress uygulaması şeklinde yaptırdım. Yani bu işte bana dost, yazılımcılara rakip oldu.

Yazar Ümit GÜL

Siz Ve Biz Blog Editörü -
Dilin söyleyemediğini kalem tamamlar..