içinde

Niye Mutsuzum Diyenler İçin İşte 5 Sebep

Aslında bile bile kendimizi depresif, olumsuz bir girdaba bırakıyoruz. Bardağın hep boş tarafını, hayatın hep siyah yüzünü görmek istiyoruz. Takılınca takılıyor, kendi karakterimizin dışına çıkamıyoruz. Sonuç ne getiriyor bize : Mutsuzluk… Kendimize yüklediğimiz bu yükün altında kaybolup bizi bu yükten kurtarmak isteyenleri de ya elinden tutup bu kara deliğe çekiyor ya da bırakıp ayrı yolların hikayelerin kahramanı oluyoruz. Bu içerikte kendi ipimizi nasıl çektiğimizi 5 maddede sıralayarak sizde de var olduğunu düşündüğünüz bu katmanlardan kurtulup önünüzdeki ışığa odaklanmanızı umuyoruz.

SUÇLU HİSSETME

suçluluk

Hatalı bir söz, davranış veya hareketten esinlenen bu duygu, bireyin kendisini affedememesinden kaynaklanır. Bu duygu insanın kendisine veya bir başkasına olumsuz olup olmaması önemli değil, söz konusu duygunun içimizde oluşan yoğunluğuyla ilgili olabilir. Yapmış olduğunuz bir davranışın yanlış olduğu düşüncesi aklınızın bir köşesine yerleşti mi olumsuzluklar peşin sıra gelmeye devam eder. Kendinizi sürekli huzursuz hisseder hep nerede yanlış yaptım düşüncesi içerisinde kaybolup gidersiniz. Bu sizi o kadar çok rahatsız etmiştir ki hayatınıza etki edip yolunuza devam etmenize bile bazen izin vermeyebilir. Unutmamamız gereken bir husus ise insan olmamız. Hatalarımız, yanlışlarımız elbette olacak. Hiç birimiz mükemmel değiliz. Kimi zaman suçluluk duygusu bizi esir almayı denese de bu sorunu çözmek için mücadele etmemiz, hayatın olumsuzluklardan ibaret olmadığını görüp kendimize ona göre yön vermemizde fayda olacaktır.

SİNİRLİ OLMA

ebaac

​Şu kısa hayat döngümüzde incir çekirdeğini doldurmayacak olgu ve olayları dert edip neden sürekli sinir harbi içerisindeyiz. Çok sinirliyim, çok kızgınım, çok gerginim… Her hangi bir durum karşısında vermiş olduğumuz aşırı tepkilerdir aslında. Bazen yapımız gereği çok sinirli olabilirken bazen de psikolojik bir bozukluğumuzun belirtisi olabilir. Bazılarımız bazılarının sözlerini, davranışlarını, hal ve hareketlerini ve sayabileceğimiz birçok olguyu yanlış anlayabilir. Kendi yaşam biçimini başkalarının da uyması gerektiği düşüncesine kapılabilir. Ama herkesin bir durum karşısında aynı oranda tepki vermesi beklenemez. 5 parmağın 5 i bir olmadığı gibi. Sinirli olmamızı sağlayacak birçok neden var. Mesela düşük özgüven, duygularımızı paylaşmak yerine saklamak, yoğun stres ve kaygı gibi. Sinirli olmayı “ben zaten çok sinirli bir insanım” diye kabullenip kırıcı olmak yerine daha sakin bir yaşamı tercih edip kırıp dökme yerine yapıcı davranmak kendi mutluluğumuz için açılan yolda yürümeyi kolaylaştıracaktır.

KONSANTRE OLAMAMA

bfdceacff

​Söz konusu olan bir şeyin düşünce tarafından yoğunluğunu şeklinde ifade ettiğimiz bir çok etkenin bir araya gelmesi yada tek bir etkenin zihnimizi sürekli meşgul etmesiyle karşımıza çıkabilir. Bu tür etkinin olması hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Mesela; yaptığınız işe kendinizi veremeyebilir, okuduğunuz bir şeyi anlamakta güçlük çekebilir, gözleriniz uzaklara dalıp dalıp gidebilir, kattığınız bir eşyanın yerini unutabilir veya sürekli olarak hataya meyilli olabilirsiniz. Kafamızı sürekli meşgul etmek isteyen kişileri, durumları, olayları eleyip ilgili ve alakalı olan şeylere dikkatimizi vererek bu sorunu çözmemiz yerinde olacaktır. Sizi mutlu kılan yada becerinize uygun gördüğünüz duygu, düşünce ve istekleri tespit edip o yolda devam etmemiz gerektiğini unutmamamız gerekir.

BİTKİN HİSSETME

bitkinlik ve uyku hissi

​Devamlı olarak kendinizi yorgun hissetmeniz, yaşam kalitenizdeki azalışın etkisi ile olmakla beraber bir hastalığın baş göstermesi de olabilir. Düzensiz, kaliteden yoksun olan bir yaşam, yetersiz uyku, sağlıksız beslenme, kendinizi çok yıpratacak şekilde çalışma gibi bazı nedenlerden dolayı veya bunların dışında olabilecek başkaca nedenlerden dolayı kendimizi yorgun, bitkin hisseder bir tükenmişlik abidesi olarak görmeye başlarız. Hayatımızda onca olumsuzluklara karşı mümkün olduğunca bir program dahilinde düzenli bir yaşam tercih etmek, sportif faaliyetlerde bulunmak, sağlıklı ürünler tüketmek, en önemlisi kendimizi mutlu edecek aktiviteler veya uğraşlar edinerek bunu biraz olsun asgariye indirmemiz olanaklı görünmektedir. Sizleri yoracak, üzecek ortamlardan da uzak durmayı tercih etmenizde de faydalı olacaktır.

İLGİSİZLİK

ayrılmakisteyenerkeknasıldavranır

Gönlün sevgi, nefret ve benzeri duygulardan soyutlanmış, aldırmazlık, alakasızlık olması durumu şeklinde ifade etsek yeridir. Genellikle ilişkilerden aşina olduğumuz “kadınların daha çok dert yanıp erkek arkadaşım, kocam veya nişanlım bana yeterince ilgi göstermiyor” bu durum günümüz dünyasında insanların ne kadar da giderek yalnızlaştığını gösteriyor bize. Oysa insan sosyal bir varlıktır. İkili ilişkileri, insanlarla sürekli diyolog halinde olması gerekmez mi? Günümüz de ise insanlar yeri geldiğinde karşı komşusunun adını dahi bilmemektedir. Sevgi ile ilgi kardeş olmuş. Seven kişi karşılığında da illa ilgisini de beklemektedir. Kendi öz değerinin farkında olan kişiler her şeye bir anlam yüklemek veya bir beklenti içerisinde olarak hayatını devam ettirmezler. Başkalarından ilgi bekleyerek yaşamak hem sizi hem karşınızdakini yorar. Sınırlar doğru çizildiğinde hiç kimsenin sizi yarıda bırakmasına ya da bir başkasının sizi üzmesine izin vermez …
Konunun uzmanı olmamakla birlikte kendi düşüncelerimi ifade etmek istedim. Eğer ki yukarıda ifade ettiğim konularda süreklilik arz eden durumlar söz konusu ise konunun uzmanı tarafından fikir alınmasında hiçbir sakınca olmadığı kanısındayım.

Depresyonsuz bir hayat dileğiyle…

Yazar Erhan KALKAN

Mali Müşavir - Adana

Bir yanıt yazın

mucizeler-ve-umut

Biz Büyüdük ve Kirlendi Dünya

hayat-dediğin-tiyatro

Hayat Dediğin Bir Tiyatro Sahnesi