Her dönemin belirgin, akıllarda kalan yanları vardır mutlaka. Tabletlerin, akıllı telefonların, Angry Birds’lerin mazi gibi hatırlanacağı günler de gelecek hatta hayretler içinde bunları dinleyen bir nesil olacak karşımızda. Biraz geçmişe dönelim mi hep birlikte, çocukluğumuza, gençliğimize ya da anılarımıza…
1. Tavuklu saat
Bana anneannemi hatırlatan saat… Ki çoğumuz büyüklerimizin evinde görmüştür bu saati. Olmayanı dövüyorlar gibi her evde vardı nerdeyse. Bu saate dair hatırladığım en belirgin belki de en gıcık şey; saniyelerin geçmesiyle tavuğun kafasını indirip kaldırırken çıkardığı o tıkırtı… Başka bir odaya atsanız bile diğer odalara sesi gelebilecek derecede güçlü, sağlam yapılmış ve uyandırma etkisi kuvvetli olan bir saatti.
2. Walkman
O dönemlerde küçük MP3’ler, akıllı telefonlar vardı da biz mi müzik dinlemedik onlardan 🙂 Dönemin en başarılı icadıydı walkman’ler. Sahip olan kişiye ayrı bir karizma katardı ve çok iyi bir uzun yol arkadaşı olurdu kendisi.
3. Stres yayı
Gökkuşağı gibi rengarenk renkleriyle insanın hem içini açardı hem de bir süre oyalardı bizleri. Stres attırır mıydı bilmiyorum ama o dönemki bütün çocuklarda vardı. Bir o tarafa, bir bu tarafa gidişini seyretmek bile güzeldi aslında. Hele bir de merdivenden bırakılıp da birer birer sekerek basamaklarından inişini görmek çok eğlenceliydi.
4. Alçı kalıpları
Adı tam olarak böyle miydi emin değilim ama fotoğrafta gördüğünüz kalıplar o dönemin vazgeçilmez resim dersi materyalleriydi. Patates baskısı, ip baskısı gibi eski usulleri bir süreliğine geride bırakmış, merakla çıkacak sonucu beklerdik. Üzerinde genellikle çizgi film karakterleri olurdu ve eserlerimizi sergilemekten çok keyif alırdık.
5. Taso
Cipslerden çıkan, daire şeklinde, üzerlerinde çizgi film karakterleri olan, koleksiyonculuğa bunları biriktirmekle başladığımız en zevkli oyunumuzdu. Bizden daha eskiler gazoz kapaklarıyla, bizler Taso’larla büyümüşken şimdiki çocukların doyumsuzluğunu anlamamız mümkün olur mu dersiniz?
6. İp geçirmece
Hangimiz yapmadık ki? Ben hala elime bir ip parçası geçse oynarım eski günlerde olduğu gibi. Amacımız, ulaşmak istediğimiz şey neydi bilmiyorum ama kabul edelim ki güzel anlar yaşatıyordu.
7. Sanal bebek
Yedirdiğin, içirdiğin, iğne yaptırdığın, altını temizlediğin sanaldan bir bebek… Oyuncak bebeklerden sanal bebeklere terfi edince daha ötesi olamaz gibi gelmişti bize. Şimdikileri hayal bile edemezdik tabi ki. Çok istediğim halde de hiç sahip olamadığım oyuncaktır kendisi 🙁
8. Disket
Veri depolama aracı olarak kullandığımız, bozulması an meselesi olan, kapasitesi de şimdikilere oranla hayli az olan, şimdiki neslin hiç görmediği bir alettir. Sizdeki durumlar ne bilmiyorum ama benim geçmişe dair en az özlediğim şeydir disketler… Bir Sheakspeare ödevinde beni yarı yolda bırakmışlığını da hiç unutmuyorum ayrıca…
9. Lastikli tayt
Şimdilerde nerdeyse bütün kızların giydiği taytın atasıdır. Topuktan geçirmeli bir bantı vardı ve büyüğü küçüğü herkes giyerdi. Eski şeyler zaman zaman yeniden moda oluyor ama umarım bu moda bir daha gelmez. Gerçi geçenlerde ritmik jimnastiğe giden bir cimcimenin üstünde görünce içim bir tuhaf oldu ama bırakalım da sadece onlar giysin 🙂
10. Kenar süsü
Eskiden “Güzel Yazı” dersi vardı, o defterlerimiz diğerlerine göre daha güzel olurdu. Sayfaların kenarlarını da süsleyerek şaheser ortaya çıkardığımızı zannederdik. Hatta çoğu sözel dersin defterine de yapardık diye hatırlıyorum. Ortalarını da kırmızı kalemle boyadık mı bakmalara doyulmazdı 🙂
11. Tetris
İlk zamanlarda elimizden düşmeyen, en teknolojik oyunlarımızdan biriydi tetris. Bütün gün oynadığımız için uyumadan önce gözlerimizin önünde ordaki simgeler dolaşıp dururdu. Özellikle uzun çubuğu dört gözle beklerdik, her seviyede hızın artmasıyla elimiz ayağımız dolaşırdı. Ahhh nerde o eski günler 🙂
12. Lastik top-Çizgi oyunları
Her kızın elinde bir top vardı mutlaka. Rengi bile sınırlı; öyle renk renk toplarımız bile yoktu. Yerlere çizgiler çizer, topumuzla belirli kurallar koyarak kendimizi eğlendirirdik. Tek oynamak bile çok eğlenceliydi. Şahsen benim evdeki halıfleksin üstünü tebeşirle çizerek az top oynamışlığım yoktur.
13. Beş taş
Oyunumuzu taşlardan çıkarırdık desek yeridir 🙂 Taşların oyun malzemesi olarak kullanıldığı, birler, ikiler, üçler, pisik, tokmak, köprü gibi bölümleri olan ama aynı zamanda en naif oyunlarımızdan biriydi. Aslında çocuklar için ince – kaba motor gelişimi destekleyen, el, göz ve hareket senkronizasyonunu geliştiren, az ya da aynı malzemeyle eğlenceli oyunlar oynanabileceğini gösteren bir oyundur. Biz geçenlerde ablamla oynadık; hala da çok zevklidir, duyurulur 🙂
İmkanlar azdı belki ama sokaklarda huzur vardı; güzel bir çocukluğumuz vardı bizim. Yeni nesil için ilkel görünse de… Ve farkettim ki ben gerçekten yaşlanıyorum; kısa bir süre önce de “hayat sen beni ne çabuk harcadın” isimli bir yazı yazmıştım hatırlarsanız…