Pak Türk’ün Karısı Maria
Ötüken; 2019.
222 Sayfa. Yazarı: Ayşe Filiz Yavuz.
“Pak Türk’ün Karısı Maria” kadın-doğum profesörü Ayşe Filiz Yavuz Hoca’nın ikinci hikaye kitabı. Hatıra, gezi ve inceleme türlerinde kitapları olan yazarın bu öykü kitabı, içten ve akıcı anlatıma sahip. Kitapta yirmi öykü var. İlk öykü “Pak Türk’ün Karısı Maria Konstantinova” aynı zamanda kitaba da ismini veren, etkileyici bir öykü. Gagauzya’da başlayan bu öykü, elim bir hastalığa tutulan kahramanın Ankara’daki hüzünlü ölümü ile sonlanıyor. Muhtemelen bu öykü, yazarın hekim olarak kendisinin bizzat yaşadığı olaydan etkilenerek kaleme aldığı bir eserdir. Zaten kitabın epigrafında “Cebimdeki hatıraların bütün sahiplerine…” yazmaktadır. Öykü etkileyici, duygulu ve yer yer şiirsel öğeler içeren bir anlatıya sahiptir. Mevsim geçişleri, doğa, insan/insanlık halleri, hastalık, hastane ortamları, hastalığın aileye yüklediği cefa ve çaresizlik akıcı bir dille anlatılmış. Diğer öykülerde yazarın hekim kimliğine dair vurgular ve belirtiler pek hissedilmemektedir. İnsani duyarlılık, şefkat, merhamet ve sıcak insan ilişkileri kitaptaki öykülerin genel konusu olarak sıralanabilir. Bir kelebek üzerinden anlatılan ve bir ofiste hizmet alan/veren insan hallerini konu alan “Uç Uç Kelebek” de başarılı anlatımıyla dikkat çeken bir başka öykü. Diğer öykülerin de her birinin ayrı bir okuma tadı var; ancak bu iki öykü bende daha çarpıcı bir tat bıraktı.
Genel anlamda bakıldığında, yazarın dili oldukça akıcı, anlatısı insan hallerine dayalı ve içten. Genelde sürpriz sonla biten öykü yok ancak öykülerin sonu, özellikle son paragraflarda, genellikle çok iyi bağlanmış. Öyküler okuyucuyu içine çekiyor, etkiliyor ve alıp götürüyor. Pak Türk’ün Karısı Maria; olay, durum ve anlatı bütünlüğü başarılı öykülerden oluşan bir kitap.
Kitabın elbette birkaç eleştirilecek yönü de var, ancak bunlar yayıneviyle alakalı. Kitaptaki her öykünün başlangıcında, koca bir sayfa simsiyah zemin üzerine beyaz harfleler o öykünün adı yazılarak boşa harcanmış. Tabiata/çevreye duyarlı biri olarak bu tasarım benim asla tasvip etmeyeceğim bir şey. Hem, arkalı önlü bir yaprak boşa harcanmış oluyor hem de o denli yoğun siyah mürekkep kullanımı, elbette çevreci bir yaklaşım değil. Üstelik abartılı siyah renk tercihi kitaba da hüzünlü, ağır ve aşırı ciddi bir hava katmış. Diğer eleştirim ise dizgi konusunda; bazı öykülerde herhangi bir kelime/dizgi hatası yokken bazı öykülerde göze batacak denli çok ve okuyanı rahatsız edecek derecede yazım ve dizgi hatası mevcut. Ötüken gibi bir yayınevinden böylesine özensiz bir dizgi/eser beklemezdim doğrusu…
Bu türden
Bir hekim-yazardan öyküler okumak isteyenlere Pak Türk’ün Karısı Maria’yı tavsiye ederim.
Selam ve sevgiyle.