Bu diziden bahsetmek istememin en önemli sebebi dizinin kara mizah, bol hiciv ve distopik bir ortamı anlatmasıydı.
Günlük hayatta karşımıza çıkan dizileri, filmleri, reklamları, ürünleri göz önüne aldığımızda tüm bunlar bize birer ütopya sunar. Pahalı ev ve arabalar, zenginlik, rahatlık, yeme, içme, gezme, zevk ve sefa eğlence içerisinde kayboluyormuşuz gibi bir dünya yaratılmış olması. Halbuki gerçekte yaşadığımız dünya böyle değildir. Aslında hepimiz tüketim kültürü içerisinde can çekişmekteyiz ve farkında değiliz.
İşte bu dizi bize tam olarak bunu sunuyor. Tüketim toplumuna kara ayna tutuyor. Sanata, mizaha kara ayna tutuyor. Sisteme kara ayna tutuyor. Devleti oluşturan bireyler ve toplumun da eleştirilmesinin yanı sıra adalet anlayışımıza ait göndermeler de mevcut.
Her bölümü birbirinden bağımsız olarak çekiliyor.
Dolayısıyla her bölümü, eleştirel bir film tadında.
“Şu anda yaşadığımız toplumda düzen var mı? Toplum nereye gidiyor? Ortalama 50 sene sonra teknoloji bu hızla ilerlemeye devam ederse nerede oluruz?” gibi soruların yanıtını bu dizide bulabileceğimizi düşünüyoruz.