2000 yılında resmen halka açılmasından itibaren 40 milyondan fazla insanın ziyaret ettiği Londra’nın Tate Modern müzesi, Birleşik Krallık’ta bulunan en gözde cazibe merkezlerinden biridir. Dünyadaki en popüler modern sanat müzesidir ve yirminci yüzyılın başlarından günümüze kadar uzanan zaman zarfında dünyanın çeşitli yerlerinden, 70.000’den fazla modern ve çağdaş sanat eserine ev sahipliği yapmıştır.
Tate Modern’in Tarihi
Her ne kadar Tate müzeleri zinciri 1897’de tek bir müze olarak başlamışsa da Britanya’nın modern sanat koleksiyonu için müstakil bir mekan açma fikri, 1992’ye kadar dile getirilmemiştir. İki yıl sonra bir komite, Bankside Elektrik Santrali’ni Tate Modern için uygun yer olarak seçti. Yerlerinde sabit duran ağır makinelerle dolu bir endüstri binasını birçok insan sanat müzesi için garip bir tercih olarak değerlendiriyordu, ama elektrik santrali bazı önemli avantajlar sunuyordu; öncelikle, 152 metrelik şaşırtıcı bir uzunluğa sahip türbin salonu, 35 metre yüksekliğindeki tavanıyla sonradan müzenin giriş salonu olarak hizmete girecekti.
Binayı yenileyecek bir mimar seçmek için 1994’te uluslararası bir yarışma açıldı ve İsviçreli mimarlar Jacques Herzog ve Pierre de Meuron bu yarışmadan galip çıktılar. 1995’te çalışmaya başlayıp yaklaşık 221 milyon dolarlık bir harcama yaptılar ve mekanın içini bir sanat galerisine uygun hale getirmek için tam beş yıl çalıştılar. Nihayet müze 2000 yılının Mayıs ayında kapılarını halka açtı.
Müzenin İçi
Eski türbin salonu, fazlasıyla geniş bir giriş yeri işlevini görmesinin yanı sıra büyük yerleştirmeleri ve koleksiyonları sergilemek için gayet geniş bir alana sahiptir. Bu sergilerin belki de en gösterişlisi 2003 yılına ait Hava Projesi idi. Bu proje kapsamında salonun içi, şekerli su buharı ve yüzlerce tek renkli ampulün ürettiği yapay güneş ışığıyla dolduruldu.
Müze, sanat eserlerini geleneksel yöntemle kronolojik olarak sergilemek yerine aşağıdaki gruplandırmalara dayalı tematik bir sergileme yöntemini tercih etti:
*Tarih-Bellek-Toplum
*Çıplak-Eylem-Beden
*Manzara-Madde-Çevre
*Natürmort-Nesne-Gerçek Hayat
Bu yöntem, müzeye dikkatleri koleksiyonlardaki kronolojik boşluklardan uzaklaştırma ve kendini diğer modern sanat müzelerinden ayırt etme olanağını sundu. Ondan sonra müzenin küratörleri aynı yöntemi şöyle geliştirdiler:
*Şiir ve Düş: Öncelikle gerçeküstücü resimlere ağırlık veren bu alan,aynı zamanda gerçeküstücü hareketten etkilenmiş ya da resimleri onlarınkine benzer bir düşsel hava taşıyan sanatçıların eserlerine de yer vermektedir. Koleksiyon Pablo Picasso, Giorgio de Chirico, Man Ray, Marcel Duchamp ve başka seçkin sanatçıların eserlerini içermektedir.
*Dönüştürülmüş Bakışlar: Ağırlıklı olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan etkilenmiş eserleri barındıran bu koleksiyon, insan suretini ve ortak deneyimleri soyut biçimlerde temsil eder. Bu bölümde yer alan sanatçılar: Mark Rothko, Jackson Pollock, Francis Bacon ve Henry Moore’dur.
*Yapı ve Belirginlik: Bu koleksiyon,soyut sanatı merkeze alır ve dünyanın gerçekçi tasvirlerinden uzak durup geometrik şekilleri ve kavramları kullanan sanatçılara kucak açar. Ayrıca sanat formu olarak film ve fotoğrafı kullanan etkin soyut sanatçıları da sergiler. Pablo Picasso’nun bazı eserlerinin yanı sıra Piet Mondrian, Georges Braque, Werner Mantz ve Wassily Kandinsky gibi sanatçıların yapıtlarını da ağırlamaktadır.
*Enerji ve Süreç: Bu koleksiyondaki eserler, gündelik nesneleri anlamlı sanat eserleri katına yükseltmek için alelade malzemelerden yapılmış sanat eserlerine yer verir. Bu sanat eserleri arasında heykeller, filmler, fotoğraflar ve buluntu nesnelerden çeşitlemeler vardır. Başta çağdaş Amerikalı sanatçı Bruce Nauman olmak üzere Lynda Benglis, Robert Morris ve Cy Twombly gibi sanatçıların eserleri ziyaretçilerle buluşmaktadır.
Geçici Sergiler
Bütün yıl süren galerilerin yanı sıra, Tatec Modern ana binanın iki bölümünü dönemli sergilere ayırmıştır. Bu sergiler büyük çaplı retrospektiflerden daha küçük çaplı sergilere kadar uzanmaktadır.
Genişletmeler ve Müzenin Geleceği
İlk birkaç yılında sanatseverlerin büyük beğenesini kazanması üzerine müzeyi genişletme planı 2004’te yürürlüğe girdi. Bu yeni genişletmelerle müzenin büyüklüğü neredeyse iki katına çıkacaktı.
18 Temmuz 2012’de Tate Modern eskiden elektrik santrali tarafından kullanılan yeraltındaki üç petrol tankını müzeye ekleyip açılışını yaparak insanları şaşırttı. Devasa yeraltı alanları, çağdaş sanat anlayışıyla yapılmış büyük yerleştirmelere ev sahipliği yapmakta ve aynı zamanda performanslar ve geniş ekran video gösterimleri için de kullanılmaktadır. Diğer bazı genişletme planları şu an hazırlık aşamasındadır. Belki de genişletmişlerdir, haberim yok 🙂