içinde

Şiir Gibi Bir Şehir: Floransa

İtalya’ya giderseniz “Görmeden dönmeyin!” diyeceğim bir şehir, Floransa. İtalya’nın doğal güzellikleri ile ünlü Toskana Bölgesinin başkenti. Şehrin gezilip görülecek yerlerini yürüyerek bir güne sığdırabilirsiniz. Floransa, aynı zamanda “Firenze” adıyla da bilinir; ama aslında Firenze ilinin merkezinin adıdır.  Venedik’ten sonra, “Roma’ya mı yoksa  Floransa’ya mı geçsem?” diye düşünürken, ana yemeğin üstüne yenilen tatlı misali, onca büyük şehirden sonra gezmeye karar verdiğim küçük ve şirin şehir.

ilkf

Venedik’ten trenle ulaşmam yaklaşık 2 saat sürdü ve trenden indiğim andan itibaren “Kendimi bir masal şehrinin ortasında buldum.” diyebilirim. Sanırım her ünlü İtalyan şehrinin ortak özelliği, çok büyük katedraller, sanat harikası heykeller, büyük bir itina ile inşa edilmiş tarihi köprüler ve heykellerle süslenmiş kocaman çeşmeler. Floransa da bu özelliklerden kendi payına düşeni fazlasıyla almış.

ekstra foto palazzo pitti

Çok fazla yemek seçmeyen ve çok da obur sayılmayacak bir kişi olmama rağmen, damak tadına çok önem verdiğim için ve bir yiyecek en iyi nerede yapılıyorsa, mutlaka denemek isteyen yapımdan dolayı, daha gitmeden, “nerede, ne yenir, ne içilir” araştırmamı yapmıştım. Sağ olsunlar, bazı arkadaşlarım daha önceki tecrübelerini  benimle paylaştılar ve Roma ile ilgili yazımda da bahsini ettiğim Cafe Gilli’ye gitmek benim için şart oldu. Çok başarılı kahve çeşitleri,  tatlıları ve şekerlemeleri olan bu mekanın bana  ilginç gelen özelliği ise, bar kısmında ayakta yediğiniz bir tiramisu 2,5 Euro, içtiğiniz bir cappucino 1,5 Euro iken, oturarak yiyip içtiğinizde, tiramisuya 7 Euro, cappucinoya ise 4 Euro vermek olmuştu. Şayet ayakta duramayacak kadar yorgun değilseniz veya mekanın dekorasyonunun güzelliğine kendinizi kaptırmazsanız, çok da pahalı olmayacak şekilde bu lezzetleri tadabilirsiniz.

Domatesli ve soslu, pideye benzer küçük ekmeklerin ve dondurmanın  o kadar çok çeşidi var ki hangisini deneyeceğinizi şaşırabilirsiniz.

Gelelim biraz da şehirden bahsetmeye:

Herhangi bir otelin resepsiyonundan veya turist bilgilendirme (Tourist Information) bürosundan edinebileceğiniz küçük bir şehir haritası yardımıyla, yürüyerek gezebileceğiniz, yorulduğunuz anlarda, yiyecek-içecek molaları verebileceğiniz ve hiç acele etmeden, tadını çıkararak, şehirle bütünleşerek, ruhunu dinleyerek akşama gezmedik yerini bırakmayacağınız, küçücük bir şehir.

Sokaklarda gezerken tarihin ve sanatın içinde yolculuk yaptığınızı hissediyorsunuz. Bir süre sonra, isimlerini sıkça duyduğunuz  ünlü İtalyan Rönesans devri sanatçıların eserlerinin asıllarına veya kopyalarına rastlamak hiç de şaşırtıcı gelmiyor artık.

Piazza Del Duomo Meydanının ortasında bulunan “Cattedrale di Santa Maria del Fiore” adıyla da bilinen ama kısaca “Duomo” dedikleri görkemli olduğu kadar etkileyici bir güzelliğe de sahip katedralin kubbesi üzerinden şehrin tamamını görmek mümkün. 10 Euro’ya alınan bilet ile katedralin içini, bodrum kısmındaki mahzenleri, yüksek kulesini ve kubbesini gezmek mümkün. Hiç sıkılmadan 2-3 saatinizi burada geçirebilirsiniz. Gezdiğim birçok Avrupa şehrinde  kilise ve katedraller genelde siyah veya kahverengine yakın koyu renklerde olmasına rağmen, İtalyan şehirlerinde gördüğüm en büyük eserler genelde beyaz mermer rengindeydi. Duomo da bu beyaz renginin çokluğundan dolayı, gündüz olduğu kadar gece de çok güzel görünen bir eser.

Duomo’nun Gündüz Görünümü

1duomo

Duomo Gece

2duomo gece

  • Duomo Kubbesi Üzerinden Şehri Seyreden İnsanlar

3duomo kubbe

  • Düğün Günlerinde Meydanı Ziyaret Eden Gelin ile Damat

4f

Duomo meydanının etrafı ise hediyelik eşyalar satan küçük esnaf dükkanları ile dolu. Türkiye’de sizden hediye bekleyen yakınlarınız var ise, burada özellikle akşam saatlerinde kurulan pazar tezgahı şeklindeki esnaflardan alışveriş yapılabilir.

Duomo meydanından Arno Nehrine doğru yürürken, heykellerle dolu Piazza Della Signoria Meydanı çıktı karşıma. Neptün Heykeli ve Çeşmesi ile, Michelangelo’nun, aslı Akademi Galeride sergilenen David (Davut)  heykelinin bir kopyası ile birlikte birçok heykeli görme şansım oldu.

Neptün Heykeli ve Çeşmesi

5f

Piazza Della Signoria Meydanı

6signoria

  • Herhangi bir sokakta gezerken, her an karşılaşabileceğiniz heykeller.

7f

Yolumuzun devamında, karşımıza sırasıyla Palazzo Vecchio (Vecchio Sarayı), Galleria Degli Uffizi (Uffizi Galerisi) ve Galileo Müzesi çıkıyor. Müze ve galeri gezmeyi sevenler için mutlaka görülmesi gereken yerler.

Galleria Degli Uffizi

8galleria degli uffizi

Galleria Degli Uffizi’den çıkınca, karşımıza Arno Nehri ve üzerinde küçük hediyelik eşya dükkanları bulunan Ponte Vecchio köprüsü çıkıyor. O ana kadar hep fotoğraflarda görmüş olduğum, o meşhur, meşhur olduğu kadar da mütevazı görünüme sahip Ponte Vecchio köprüsünü görmek beni heyecanlandırmadı desem yalan olur.

Bu yazımda Floransa’yı kendi gözümden kısaca anlatmaya çalıştım. Tren istasyonundan çıkıp, Arno Nehrine kadar kısa; fakat dolu dolu bir rotayı sizlere aktarmak istedim. Nehirden sonrasını size bırakıyor ve bir sonraki gezi yazımızda buluşmak üzere, hepinize sağlık ve mutluluk dolu günler diliyorum.

Pento Vecchio Köprüsü

9f

Ponte Vecchio Köprüsü üzerinde bulunan, ünlü sanatçı Benvenoto Cellini’nin büstü

10benvento cellini heykeli

  • Bir dönem Türk Spor Gazetelerinin sıkça atıf yaptığı ünlü “La Gazetta Dello Sport”  Gazetesi, İtalya’ya kadar gidip de almamak olmazdı.

11la gazette dello sport

Haritamızla bitirelim..

harita

Yazar Özkan ŞAHİN

Ankara, Elektronik Mühendisi

Bir yanıt yazın

Gidenin Ardından

Gidenin Ardından…

3frnd

İyi ki Doğdun Dostum…