içinde

Sanatın İlkeleri

Eğer sanatın öğeleri sanatın yapıtaşları olarak kabul ediliyorsa sanatın ilkeleri de sanatçıların sanat eserlerini hem yaratmak hem de eleştirmek için başvurdukları kurallar ve tekniklerdir. Bu ilkeler, öğretmenden öğretmene bazı küçük farklılıklar göstermekle birlikte dünyanın her yerindeki sanat okullarında öğretilir ve bütün yetenekli sanatçılar tarafından benimsenir. Diğer kurallar gibi bu kurallar da yenilik arayışı içinde eğilip bükülebilir, ihlal ya da göz ardı edilebilir; buna rağmen gerek acemi gerekse usta sanatçılar için temel kaideler ya da kavramlar olma özelliğini sürdürür.

Hareket

Vincent van Gogh, Starry Night Over The Rhone, 1888

Çoğu sanat eseri, her ne kadar durgun imgeler içerse de sanatçının hareket yanılsaması yaratması mümkündür. Bunun basit yollarından biri örneğin beyzbol topu gibi bir nesnenin arkasına çizgiler çizmektir; böylece topun havada uçtuğu izlemini verirsiniz. Bu yöntem çok etkili olmakla birlikte estetik açıdan her zaman göze iyi görünmeyebilir. Hareketi anlatmanın bunun kadar belirgin olmayan diğer bir yolu da özneyi bir vaziyet almış, söz gelimi havaya sıçramış ya da saldırıya hazırlanmış olarak çizmektir. İzleyici bilinçaltında, resimdeki öznenin hareket halinde olması gerektiğini, zira hiç kimsenin öyle havaya sıçramış halde duramayacağını varsayar.

Hareket aynı zamanda izleyicinin gözlerinin sanat eseri boyunca hareket etme biçimini de ifade eder ki bu hareket,yetenekli bir sanatçı tarafından kontrol edilebilir. İnsan gözü, doğal olarak geometrik şekillere  kayar ve sanatçı insandaki bu eğilime hitap eden bir sanat eseri üretebilir. Mesela üçgen şeklindeki bir dağı bir resmin ortasına yerleştirmek izleyicinin gözlerini dağın sol alt köşesinden zirveye çıkmaya ve oradan da sağ alt köşeye inmeye zorlar.

Bütünlük

George Henry, Noon, 1885

Bütünlük, izleyicinin bir sanat eserinde kullanılan çeşitli öğelere verdiği tepkisine bağlı olduğundan epey öznel bir ilkedir. Basitçe ifade edecek olursak bütünlük bir sanat eserindeki unsurların dengesini ifade eder. Tam bir bütünlüğü sahip bir yapıt, sanatın bütün unsurlarını birleştirir; böylece bu unsurlar birbiriyle çatışmak yerine birbirini tamamlar.

Ahenk

Van Gogh’un Yıldızlı Gece Tablosu

Bütünlüğü benzer şekilde ahenk de tanımlanması zor bir kavramdır. Öte yandan ahenk, genel olarak bir sanat eserinde bulunan unsurların birbiriyle çelişir halde kullanılması halde uyumsuzluktur, kakafoni yaratır. Sözgelimi, Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosunda yer alan uyumlu eğri çizgiler bütün resme hoş bir ahenk duygusu katmaktadır. Eğrilerin yanında sert zikzaklara yer verseydi resim tutarsız görünürdü.

Çeşitlilik

Tutarlılığın uyumlu bir sanat eseri ortaya çıkardığı, yadsınamaz bir gerçekken sanatçının tek bir unsura ya da stile ağırlık vermemesi de çok önemlidir. Farklı renk yelpazeleri, şekiller, tonlar ve benzeri unsurlardan yararlanmak, sanat eserine çeşitlilik katar ve onu daha ilgi çekici kılabilir. Ne var ki geleneksel sanatta, sanatçı çeşitliliği abartmamaya özen göstermelidir, aksi halde eseri çok düzensiz ve karmaşık görünebilir.

Denge

Da Vinci’nin ‘Son Akşam Yemeği

Denge, genelde bir sanat eserinde farklı alanlarındaki unsurların birbiriyle tutarlı oran ya da kıvamda olması demektir. Üç çeşit denge söz konusudur: Simetrik, asimetrik ve radyal.

*Simetrik denge, sanat eserinin çeşitli unsurlarının yatay ve dikey olarak eserin her iki yanına düzgün dağılması halinde gerçekleşir. Da Vinci’nin meşhur Son Yemek tablosu simetrik dengeye güzel bir örnektir, çünkü söz konusu resimde İsa resmin ortasında dururken, onun sağına ve soluna on iki havari dengeli şekilde dağılmıştır.

*Asimetrik denge, yanlış bir adlandırma gibi gelebilir size, ama bir sanat eseri aynı anda hem asimetrik hem de dengeli olabilir; bunun için söz konusu eserin çeşitli alanlarının birbirinden farklı ama eşit ağırlıkta olması gerekir. Sözgelimi, bir ressam, resminin bir tarafına büyük bir ağaç, diğer yanınıysa bir takım küçük evlerden oluşan bir köy çizebilir.

*Radyal simetri, bir sanat eserindeki çeşitli nesneler merkezi bir noktadan yayılıyorsa gerçekleşir.

Kontrast

Joaquin Sorolla, Father Jofre Protecting A Madman, 1887

Sanatçı bariz farklı nesneleri, renkleri ya da diğer unsurları birbirine çok yakın yerleştirerek görsel açıdan daha ilgi çekici olan bitmiş bir eser yaratabilir. Bu kontrast açık renklerin yanında koyu renkler şeklinde olabileceği gibi, birbirine aykırı şekiller (dairelere bitişik olan kareler gibi) ya da kaba dokunun karşısında yumuşak doku şeklinde de olabilir: yahut tezat oluşturan başka unsurlar kullanılarak kontrast yaratabilir. Sanatçı aynı zamanda kontrastı izleyicinin gözünü sanat eserinin belli bir yerine çekmek için de kullanabilir.

Oran

Giovanni Boldini, A Guitar Player, 1873

Sanatta oran bir sanat eserinin tekil unsurlarının birbirlerine göre büyüklüğüdür. Örneğin, eğer ressam orantılı bir insan vücudu çiziyorsa bacakları gövdeden biraz daha uzun, başı da her ikisinden önemli ölçüde kısa çizer. Öte yandan Pablo Picasso gibi pek çok sanatçı izleyicinin normalde beklediği görüntüden çarpıcı ölçüde farklı bir görüntü oluşturmak için geleneksel oranı göz ardı eder.

Motif ve Ritim

Sanatın çeşitli ilkeleri açıklanırken, ayrı kavramlar, ritimler ve motifler genellikle birleştirilir. Sanatta motif; renk şekil ve diğer sanat unsurlarının kendini tekrarlayan kompozisyonudur. Motiflerin bir sanat eserinde görünme biçimi ve diğer motiflerle ilişkisi ritim yaratır ve sonuçta bu ritim, izleyicinin gözünü eserin çevresinde hareket ettirebilmesi için kullanılabilir.

Yazar Erencan DURMAZ

Bir yanıt yazın

Piçle Kendi Künyeni

Kül Tablasında ki Yalnızlık