Çoğu sanatçıya göre sanat yapma ediminin bizzat kendisi gündelik hayatta yaşadıkları stres, kargaşa ve tatminsizlikten kurtulmanın yolu olma işlevini görmektedir. Sanatçılar yaptıkları sanatla kendilerini başka hiçbir yöntemle ifade edemeyecekleri biçimde ifade ederler. Sanatçılar, kendini ifade etmenin faydalarının asırlardan beri farkındadırlar. Fakat sanat camiasının dışında olanlar, bu gerçeği ancak nispeten yakın zamanlarda fark etmeye başladılar.
Hill’in Sanat Terapisi: Resim Yapmanın Verdiği Neşe
Sanat terapisinin iki ekolünün ilki, askeriyede çalışan İngiliz ressam Adrian Hill ile yirminci yüzyılın ortasında oluşmaya başladı. Hill 1938’de verem tedavisi görürken resim yapmanın hastalığı zihninden atmasına yardım ettiğini ve iyileşmesine katkıda bulunduğunu fark etti. Resim sevgisini Kral VII. Edward Sanatoryumunda yatan diğer hastalarla paylaştı ve bu hastaların çoğu, resim yapmanın morallerini düzelttiğini ve stresten kurtulmalarına yardım ettiğini belirtti.
Hill, iyileştikten sonra yeni terapi yönteminin mesajını İngiltere’nin her yerine yaymaya çalıştı. Hastanelere gidip hastalarla ve özellikle, savaştan dönen askerlerle resim yapmaları için sanatçılara çağrıda bulundu. Hill’in sanat terapisi yöntemi esasen üretilen eserlerle değil de bizzat yaratma edimiyle ilgilenir. Gerek kendisi gerekse bu yöntemi ilk benimseyenler, hastalarının eserlerini derin bir anlam bulma arayışı içinde tahlil etmekten uzak durdular.
1950’ye gelindiğinde bu yöntem Britanya’da 200 hastaneye yayılmıştı ve daha sonraları 1964’te Hill, sanat terapisinin faydalarını insanların istifadesine sunmaya devam etmek için İngiliz Sanat Terapistleri Derneği’ni kurdu. Hastalar sanat eseri üretmekten keyif alıyor görünüyorlardı ve bu da Hill’e yetiyordu.
Naumburg’un Sanat Terapisi: Sanatın Sembolizmi
Hill’in serbest bırakma yaklaşımını sanat terapisine uyarladığı dönemde Margaret Naumburg adındaki Amerikalı bir psikolog, sanatı, hasta ile terapist arasında bir iletişim aracı olarak kullanan bir yaklaşım geliştiriyordu. Kendisi bu şekilde sanat terapisini kullanan ilk kişi değildi, ama sanat terapisini doktor ile hasta arasındaki etkileşimin esas odağı olarak kullanan ilk kişiydi.
Naumburg’un çalışması sembolizm çevresinde şekilleniyordu ve hastalarının bilinçaltındaki arzuları çizimle ifade ediliyordu. Naumburg’un seçtiği yöntem, hastalarına gözlerini kapattırıp bir kağıt parçasının üzerine bir şeyler çizmelerini istemekti. Daha sonra kendisi hastalarından çizdikleri şeylerin ne olduğunu ve onlara dair duygularını ifade etmelerini istiyordu. Naumburg, resimleri kendisi yorumlamak yerine, hastaların santlarını yorumlarken kendi içsel arzularını ifade etmelerini esas alıyordu. Aslında kendisinin herhangi bir tahlil yapmasının faydalı olmayacağını düşünüyordu. Bilinçaltındaki sorunlar, çizim ve yorum etkinliğiyle günışığına çıktıktan sonra terapist tarafından ele alınıp çözümlenebilirdi.
Yöntemler
Hill ve Naumburg’un sanat terapisini tıp camiası içinde yaygınlaştırmasının ardından geçen yıllarda, sanatı, hastalıkları teşhis ve hastayı tedavi etmenin bir aracı olarak kullanan çeşitli yöntemler geliştirildi.
Teşhise Yönelik Çizimler
Modern sanat terapisinin en popüler yöntemlerinden biri 1982’de öne sürüldü. Bu yöntem, üç ayrı çizimden oluşuyor ve çizimlerin her birini hastanın pastel boya ve kağıt kullanarak tamamlaması öngörülüyor. Talimatların çok kesin olması ve tıpkı aşağıda söylendiği gibi yerine getirilmesi gerekiyor:
-Birinci Resim: “Bu malzemeleri kullanarak bir resim yap.”
-İkinci Resim: “Bir ağaç resmi çiz.”
-Üçüncü Resim: “Çizgiler, şekiller ve renkler kullanarak ne hissettiğini çiz.”
Egzersiz tamamlandıktan sonra hastanın eserini yorumlamak terapiste kalmıştır. Seçilen renklerden tutun da hastanın kağıdın neresine çizim yaptığına dair her şey,hastanın sorununu etraflıca incelemesine yardım etmeye çalışan terapiste değerli bilgiler sunar.
Değerlendirme Enstrümanı Mandala
Bu egzersizde hasta bir mandala (geometrik bir şekil temel alan güzel bir resim) içeren bir kart seçer. Daha sonra düz bir renk seçer ve mandalayı yeniden yaratmak için seçtiği renkte pastel boya kullanır. İşlem sırasında hastadan, seçtiği mandalanın kendi hayatı için ifade ettiği anlamı açığa vurmak üzere kişisel deneyimlerinden yararlanması istenir. Mandalanın anlamı tamamen kişiseldir; belli bir mandaladaki şekiller ve figürler, ona bakana bağlı olarak farklı duygular ve izlenimler uyandırabilir.
Hastanın serbest çağrışıma teşvik edilirken yaptığı çizim, terapiste hastanın kişiliğine dair bilgi verir.
Ev-Ağaç-İnsan
Burada hastadan bir ev, bir ağaç ve bir de insan çizmesi istenir. Daha sonra terapist, figürler hakkında açık uçlu sorular sorar. Bunu yapmadaki amacı, hastanın hem zihinsel becerilerini hem de duygu durumunu öğrenmektir. Sorular “Ne tür bir ağaç çizdin?” gibi basit sorular olabileceği gibi “Evde yaşayan kişi mutlu mu?” gibi daha karmaşık sorular da olabilir.
Yol Çizimi
En öznel değerlendirme yollarından biri olan bu yöntem, hastadan basit bir yol çizmesini ister. Hastanın yolu resme nasıl yerleştirdiğine bağlı olarak onun geçmişteki, bugünkü ve gelecekteki arzuları hakkında bir fikir edinebiliriz. Terapi sürecinde hastalardan genellikle yola ilaveler yapması istenir, böylece onların hayatlarına dair fikirlerinin nasıl değiştiği ortaya çıkar.
Aile Heykeli
Aile heykeli diğer terapi yöntemleri kadar yaygın olmasa da daha elle tutulur bir sanat terapisi yaklaşımı olması bakımından benzersizdir. Bu yöntem, ilk kez psikoterapist Virginia Satir tarafından geliştirilmiştir. Yöntemin amacı, bir hastanın ailesiyle ilgili başka türlü ifade edemediği ya da etmek istemediği içsel duygularını açığa çıkarmaktır. Hastaya bir kaç kil toprağı verilir ve ailenin her bir ferdini temsilen birer heykel yapması istenir. Hastanın her bir toprağa verdiği şekil terapiste hayati bilgiler sağlar. Sözgelimi, babasından korkan bir hasta onu diğer figürlere kıyasla daha iri ve ürkünç yapabilir.
Bazı terapistler, bu işlemi bir adım daha ileri taşıyarak hastadan yapığı heykelleri birbirlerine göre konumlandırmasını isteyebilir. Bu da, belli fertler arasındaki sorunların teşhis edilmesini sağlayabilir. Örneğin eğer hasta, annesinin heykelini ailenin geri kalan fertlerinden ayrı bir yere koymuşsa bu, annenin mesafeli biri olduğunu gösterebilir.
Günümüzde sanat terapisi özellikle çocuklarla çalışan psikologlar ve terapistler arasında yaygın bir uygulamadır. Doğal felaketlerde travma sonrası tedaviye destek niteliğinde kullanıldığı gibi, gerek çocukların gerekse yetişkinlerin sevilen birinin ölümü gibi karmaşık sorunlarla başa çıkmasını sağlamak amacıyla da kullanılmaktadır.