Birlikte olduğunuz, sırlarınızı verdiğiniz, sevdiğiniz, ekmeğinizi bölüp yediğiniz kişilere dikkat edin…
Sevmeyin demiyorum,
Gezmeyin demiyorum,
Ekmeğinizi bölüp yemeyin demiyorum.
Sadece seçimlerinize dikkat edin.
Prof. Dr. Moran Cerf; “uzun süre beraber olan kişiler, beyin sinyalleri ile birbirlerini etkileyerek, uyum sağlayarak, bir nevi birbirlerini senkronize ediyor. Hatta bazı vakalarda, birebir aynı sinyaller saptanabiliyor”.
Prof. Dr. Moran Cerf, gençliğinde “hacker” olmanın verdiği bıçkınlıkla mesleğini gizemleri aydınlatmaya adayan bir bilim insanı.
Cerf bir gün; DNA molekülünün yapısını keşfederek 1962 Nobel Fizyoloji Ödülü’nü almış, kariyerinin geri kalan kısmında Biyolojik Araştırmalar yaparak, insan bilinci üzerine çalışmalar yapmış, fizikçi ve nörobilimci Harry Crick ile tanışmış.
“Koskoca bilim adamı benimle niye bu kadar ilgilendi” diye düşünürken, Crick’in şaşırtıcı cevabı ile ona hayranlığının arttığını anlatır yazılarına.
Harry Crick, Cerf’in “hacker beyninin” nasıl çalıştığını anlamak istediğini söyler.
Cerf bundan çok etkilenir, fizik ve nörobilim okumaya karar verir.
Harry Crick, beyinle ilgili bilumum başka konuların yanında; “insanların karar alma süreçlerini” inceler.
Öncelikle beyin MR kullanarak, insanların farklı olaylara tepki verdiklerinde hangi beyin bölgelerinin faaliyete geçtiğini bulur.
Sonra da iki farklı insanın beynindeki senkronizasyonu inceler.
Garip dimi, işi gücü yok uğraştığı şeylere bakın.
Oturda iki rekat namaz kıl di mi?
Geldiği nokta şu olur: “Biriyle birlikte sürekli vakit geçirdiğinizde, her iki beyinde de uyum oluşur”.
İlk aklınıza gelen şey ne oldu? “Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, körle yatan şaşı kalkar…”
Ata sözlerimiz 😉 ve hiç bir bilimsel çalışma yapmadan bulabildikleri insan psikolojisine ait determinantlar…
Sürekli vakit geçirdiğiniz kişi neler yapıp inancınızı pekiştiriyor dersiniz?
Birlikte vakit geçiren iki ayrı insana bir film özeti izletiyor…
Bakıyor ki ikisinin de beyinleri, aynı faaliyet kalıplarını izliyor.
Hatta, “Sadece iki hafta sonra, aynı filmi izleyen, aynı kitapları okuyan, aynı tecrübeyi paylaşan ve sadece birbiriyle konuşan iki kişi; dil, duygu ve bakış açısında ortak kalıplar geliştiriyor.”
Garip mi dediniz?
Hayatta alabileceğiniz en doğru kararın, kiminle vakit geçireceğinizi akıllıca seçmek olması gerektiği ile ilgili kaç kişi sizi uyarmıştı?
Düşünün;
Anne, baba, öğretmen, eş, sevgili, arkadaş…
Özetle, dostlarınızı, arkadaşlarınızı, eşinizi, sevgilinizi, çok dikkatli seçin 🙂
Seçin ki birlikte düşündüğünüz zamanlar dışında da beyninizin otomatik cevaplarında doğru kararlar alabilin.
Hani olur ya bazen, aslında kendisini seversiniz de, bazı huyları rahatsız eder sizi.
Hah işte onlar çok tehlikeli.
Çünkü o beğenmediğiniz alışkanlıklarını kopya etmeniz an meselesi.
Bu sizi “karaktersiz” yapmıyor, sakın alınmayın; beyin dalgalarınız sizden bağımsız uyum sağlayıveriyor onunkine.
Bu mantıktan bakarsak huysuz biriyle sürekli beraberseniz, aynı huysuz tepkileri vermeniz ya da sürekli şikayet eden karamsar biriyle devamlı vaktinizi geçiriyorsanız, sizin de olaylara aynı umutsuz gözle bakmanız çok olası.
Sonra, “ben böyle değildim, ne oluyor bana? “ demeyin…
Hele ki eşler söz konusu olduğunda durum daha vahim.
Şimdi yazarken düşünüyorum da, hani bebeğin sarışın mı esmer mi olacağını belirleyen baskın olan genler misali, iyimser zihin mi, yoksa kötümser zihin mi baskın çıkıyor acaba?
İlla kötü etkileri değil, iyi etkileri de düşünün.
Hani deriz ya, “Kimin yanında kendini ferah, kimin yanında sıkıntılı hissediyorsun?” diye.
İşte o ferah hissettirenlere “yapışın” asla “ayrılmayın” onlardan.
Belli ki o insancıkların beyin frekansları, tertemiz, berrak, huzurlu, size de o elektriği sunuyor.
Kimisi de, birer enerji vampiri.
Size de oluyordur bazen…
Yanından ayrıldığında değil konuşacak, elini kaldıracak halin kalmaz.
Sadece ses tonunu duyunca bile koşarak kaçasın gelir ya onların yanından…
Asla kötü insan değiller onlar ama öyleler işte.
Senin beynin, onlarla olmayı bir çeşit reddediyor işte.
Bak bunlar senin benim için önemli.
Peki, halkayı genişletsek…
“Aynı filme aynı tepkiyi verenler”.
Bu kısmı gerçekten dehşet verici.
O zaman bunca akla ziyan televizyon dizisi tesadüf değil.
Kötülüğün iyilikmiş gibi servis edildiği onca senaryo.
İçki, sigara, kötü-kaka onları buzlayalım, eli silahlı erkekleri, kötü kalpli entrikacı kadın karakterleri rol model yapmaya çalışan, örfümüzü, adetlerimizi, aile terbiye anlayışımızı saçma sapan gelin kaynana kavgalarına indirgeyen her türlü şiddeti öne çıkartan hikayeler bangır bangır ortalıkta…
İzlerken isyan edip, “edep ya hu” dediğimiz…
Dengesiz insanları, sırf rating artırıyor diye iyice delirtip, o sahneleri defalarca yeniden yeniden gösteren magazinel yayınlar…
Almışlar ellerine kocaman bir enjektör, beynimize “umutsuzluk” zerk ediyorlar.
Biz de bunu dalga dalga birbirimize aktarıp köpürtüp duruyoruz.
Ey, beyin dalgaları temiz, berrak, iyimser insanlar…
Yan yana durun, birleşin, bol bol birlikte vakit geçirin lütfen. ?
Çok sevdiğim bir finaldir; B.Güven’den,
“Bu ülkenin, bırakın yüreğini, beyninden ne geçtiğinin bile farkında olan, onu kontrol edebilen, o nefis terbiyesini geliştirmiş insanlara ihtiyacı var. (Alıntı, B. Güven)
Pir Sultan Abdal boşuna dememiş,
“Ne mutlu eğri zamanda
Doğru yerde durabilene…”
Dr. Gökhan Ürkmez 2018/Antalya
Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş ?? insanlar gerek toplum baskıları gerek eleştirilere maruz kalmamak için kendi düşüncelerini söylemekten çekinen bir kesim var. coğunluk ne düşünüyorsa “aynen katılıyorum”cevabı dilimize pelesenk olmuş ilişkilerde ise sevgiliyle uyumlu olmak adına o neyi seviyorsa nelerden hoşlanıyorsa kopyala yapıştır kendinden ödün verse bile yapıyor sonrada birbirinin aynı olan bireyler olup mutsuz oluyorlar fikirlerimizi çekinmeden söylemek dileğiyle?
Elektiriğin gazabına uğrayıp 2 yorum yapmışım☺️
Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık ??insanlar artık kendi düşüncelerini fikirlerini söylemekten çekinir olduğu için çoğunluk ne düşünüyorsa aynen katılıyorum diyebilmekte; gerek hazırcılık gerekse eleştirilere maruz kalmaktan çekindiği için .o yüzden etrafımızda birbirinin kopyası insanlar çoğunlukta haber izlerken aynı olayı 3 farklı biçimiyle izliyorz hangisi doğru kimi rating için olay ı farklı göstermekte içeriğine bakınca herseyin farklı olduğunu anlıyoruz.herkesin kendini çekinmeden iyi ifade etme dileği ile ?
Cümlelerin hedefe ulaştığı bir yorum. Çok teşekkürler ?