1918 yılında yaşanan grip salgını, yakın tarihin en şiddetli salgınıydı.
Bunun nedeni, kuş kaynaklı genlere sahip bir H1N1 virüsü idi.
Virüsün nereden kaynaklandığı konusunda evrensel bir fikir birliği olmamasına rağmen, 1918-1919 boyunca dünyaya yayılımına engel olunamadı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk kez 1918 baharında askeri personelde tanımlanan virüs, dünya nüfusunun yaklaşık 500 milyonuna veya üçte birine bulaştığı tahmin edilmekteydi. Ölüm sayısının dünya genelinde en az 50 milyon olduğu tahmin ediliyor ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 675.000 kişinin öldüğü biliniyor.
5 yaşından küçük, 20-40 yaş ve 65 yaş ve üstü kişilerde mortalite yüksek seyrederken,
20-40 yaş grubundakiler de dahil olmak üzere sağlıklı insanlarda dahi yüksek mortalite ile seyri bu salgının benzersiz bir özelliğiydi.
Yıl 2020 ve insanlık benzer bir salgınla baş başa…
İşimiz daha zor şimdi.
Çünkü 1919 dünyasında nüfus daha az ve insanlar daha çok izole yaşama şansına sahipti.
Krizi yönetenler #evdekal dediğinde insanlar evlerinde kalır, ekonomik sıkıntılar vb şikayetler ortaya atarak toplumun bulaş riskini artırmazdı.
Garip olan teknolojinin gelişimi ile insanların yalnızlaştığını ve birbirleriyle iletişimlerini ellerinde ki cam ekranlar ile hiçselleştirdiğini söyleyen toplumbilimciler bu insanların artan sosyalleşme ihtiyaçlarına bir açıklama getirememesi.
Hani bizler soğuk dijital ekranların arkasında saklı kalmış, yanı başımızda duran insanlar ile iletişimimize “mesafe”ler koymuştuk?
Şimdi #evdekal dendiğinde neden cevaplar; hep evde kalmak mı? Sıkılıyorum… Çıkıp hava alıp üç beş dostla sohbet etmek istiyorum… gibi aklımızı karıştıran hallere sokuveriyor bizleri?
Yayılma hızı ve bulaşın bu kadar kolay olabildiğini bilmemize rağmen hala neyin inadı ile kendimizi sokağa atıyoruz.
Bir süre #evdekal’mayı neden beceremiyoruz?
Virüs gezmiyor, insanlar geziyor. Lütfen kendinizi ve sevdiklerinizi riske atmayın. Evde kalın…