içinde

İnsan Neden Sanat Yapar?

12 milyar yıl önce o gizemli kıvılcımla bingo bang oldu… Evren oluştu… Sonra güneşle kavga ettik, pılımızı pırtımızı toplayıp ayrıldık… Yeterince uzaklaştık gazlı tozlu pıl’dan pırt’tan ve dünyayı yaptık 4 milyar yıl önce.

Sonra… Yağmurlar, sular seller, okyanuslar… Azotlu mazotlu karbonlu parçacıkların etrafını yağlı taneler miçel mi ne sardı çevirdi ilk canlı hücre… Evde de leğende de yapılabilir… Biraz lor, biraz mercimek tozu etrafına minik yağ damlaları damlat. O proteinli topağın etrafını yağlar çevreleyiverir… Can? Hareket? İlk canlı oluşumu da böyle oldu. O canda yine bilinmez 2. kıvılcımla geliverdi. Al sana ilkel prokaryotik hucre.. Evrendeki bing bangli kıvılcımla yağ çevrelemeci azotlu karbonlu yumağa kıvılcımı çakan şey neydi bilinmez.. Ben gazı bitmiş manyetolu tokai çakmak ile deniyorum. Biraz aşama kaydettim… Neyse sonra 1 milyar yıl geçiyor. Oksijen kullanımı çekirdek ökaryot… Orkestra başlıyor… Suda kımıltılar kavgalar yemece içmece bunu yanına koymucam lan durumları. Balıksılar sudan çıkış. Bitki, kertenkele, dinazor, kuş, stenonnychosaurus, meme, rahim.
50 milyon yıl önce Rift Vadisinde deden t-rexden saklanmacalar. 200 bin yıl öncede homo sapiens deden.. Zeki adam yani. İşte bir başka 3.kıvılcım da burda var… İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük ayrım SANAT… İnsan çevresini sanatla değiştirmeye…
Ve üretmeye” başladı.. Bu farkı sağlayan şey hiç kuşkusuz beynimiz… Yunus balığı ya da maymununkine aynen benzemesine rağmen beynin gözler üstündeki yani alın altında kalan kısmı. Bu lafı hiç sevmesem de “bizim tıpta frontal kortex dediğimiz “beyin alanı diğer hayvanlardan çok büyük. Bu 3. kıvılcımın geldiği yer burası. Sakın manyetodan alnınıza çakmayın…

Bu ön üst beyinde irade, sosyal beceri, gelecek ödülü için anlık hazzı erteleme. Ahlaklı ol… Düşün, fikir yürüt… Duygusal olayları kontrol et… Duyguları bazı yöntemlerle ifade et… Şiir, Roman, RESİM, müzik…

3. kıvılcım insanın dünyaya hakim olmasını sağlamış.
Bazı meyvelerin bekletilmiş suları.. Bazı bitkilerin, yaprakların tozu dumanı da frontal korteksi; düğün müziği başlasada şu 0.69_0.85 bel kalça oranınla yapabildiğim kıvırtmalı sallamalı titretmeli hareketlerle bu evrende halen üreme seçiminde ön saflarda olabildiğini gösteriveriyim diyen Firtik gibi hissettiriveriyormuş yazara şaire ressama…

İşte bu frontal bölgede bazen çıkan tümoral oluşumlar rahibi sapık, caniyi mazbut, masum sakin bir adama çevirebiliyor… irade kontrolünü kaybettirebiliyor… Son zamanlarda mizacında çok bariz fark olan kişiler beyin MR ile değerlendirilebilir… Bazı 3. dünya ülkelerinde önemli referandumlarda 180 derece eksen kayması yaşayan devlet adamlarına hemen kızmak yerine MR bakılsa…
Şükürler olsun kainat güzellik yarışmasında elektirik kesilince sandalyesinde kalabilenlerdenim…

Bi sanat yazısı, resim paylaşayım derken nerelere daldık.
Bazı özünde değerli insanların; sanatın yaradana karşı gelmek, yaratmak insana mahsus değildir gibi düşünceleri olabilir… Sanat sadece ayıpçı 3 resim Bukowski, Arkadi Boris Strugatski, Amalia Rodrugues değil ki… Şu an elinizde tuttuğunuz telefonu bir sanatçı dizayn etti. Yumuşak yerlerinizi koyduğunuz koltuğu, arabanın kapı kolunu da sanatçı dizayn etti, çizdi. Hersey önce bir düşünce ile başladı… Bu kıvılcımlar o 12 milyar yıl önceden 14 milyar ışık yılı görülebilir evrendeki bütün yıldızları gezegenleri kaldırsak, geriye kalan boşlukta bizi biryerlere götürüyor… Düşünsenize yıldızlar yok sadece bomboş bir boşluk var o ne?
Ne kadar?
Bu sanatla gelen insansı üretim 3.kıvılcım bizi diğer canlıların ötesine taşıdı. Peki ya kendi içimizde. Birilerini bizden daha öteye taşıyan bir 4.kıvılcım var mı?
Evet VAR… Bu sefer manyeto değil çünkü nerede bilinmiyor. “Gost in the castle” içinde bir yerde… adı TUTKU…
Geof Colvin dayının ” Yetenek dediğin nedir ki” diye bir kitabı var… Sanatta spor bilim vs. başarılı ama dünya çapında başarılı olmuşları analiz eder. Daha 3-4 yaşında… Usta öğretici… Derin konsantrasyon… On yılda on bin saat… Ve 4. olarak Tutku. İşte bu yaradılış torpillilerine özel tutku…
Tutkunun kaynağı yazınca google’a, ışıklar sönünce tutkuları bahseden şeyler var. Cef dayı da tutkuyu 2 ye ayırır dışsal ve içsel tutku diye. Dışsal tutku hani MFÖ’nun peki peki abi, sen yaparsın sen süpersin. Dışsal kaynaktan gazla olan şeyler…
Asıl önemli olan “içsel tutku” nun kaynağının da bilinmediğini söylüyor… Bazı insanların dünyaya “üstün insan olma GÜDÜsüyle” geldigini söylüyor… yan çiziyor biraz… içsel tutkunun kaynağını istihare-i istişare ile bulmaya yaklaştım sayılır…

Beyin sol tarafı tekrarlı işleri
Sağ taraf yaratıcılık, sanatsal işleri yapıyor
Sol zanaatKAR…
Sağ sanatçı diyebiliriz…
Siyasette değil ama iş hayatında solu kullanan götürüyor malı… Sağı kullanan da zevki doyumu yaşıyor…
Çirkin kadında lüx yaşam, güzeller güzeli kadın ile ahırda samanlık diye de özetlenebilir…

Resme dönüyoruz…
Resim seyirciye ihtiyaç duymayan yegane sanat… Ben ressamların neden kendi sergisine gittiğini anlayamam mesela… Karakalem füzen kömür portre ressamlığı da. Resim gibi özgür bir sanatın en tutucu, en katı muhafazakar alanıdır. 7 yıl boyunca 7 bin resimle her aksam banyoda saçımı yıkarken simsiyah akan köpükte hacı şakirin içini sızlattım…
Şu aşağıdaki resimleri yaparken zevk aldım… Yıldızsız evrenlerde boyutlar arası dünyalarda sular seller gibi coşup yatay dikey mecralarda koşturdum, yinede babamın
“BİR RESİM OLUCAK, BAKICAKSIN AMA GİDEMEYECEKSİN ” sözüne layık olamadım…
Sevgimle… sağlıcakla…

ressam yunus uçarcı

Yazar Yunus UÇARCI

Bir yanıt yazın

istock_000004511914small

Dikkat! Dikkat! Kış İçin Son Çağrı

yalnızlık

Küçük Oyunlar