içinde

İlk Sanatçılar: Mağara Resmi

İnsanların ilk kez tuvale fırça sürmesinden binlerce yıl önce atalarımız mağara duvarlarını basit figürlerle, karmaşık av sahneleriyle ve daha başka pek çok resimle süslediler. İlk kez on dokuzuncu yüzyılın son çeyreği İspanya’da fark edildiklerinde, zamanın bilim ve sanat otoritelerince o tarihlerde yaşamış bazı muzip insanlar tarafından görenleri aldatmak amacıyla çizildiği düşünülen mağara resimleri, daha sonra, büyük kıtaların her birine dağılmış yüzlerce yerde keşfedilmiştir.

Gerçek Mi Uydurma Mı?

1876’da arkeolog Marcelino Sanz de Sautuola, İspanya’daki Altamira mağarasına girdiğinde mağara resimleriyle ilgili ilk büyük keşfi yapmış oldu. Mağaranın girişi 13.000 yıl kadar önce düşen kayalarla kapanmıştı, fakat arkeoloğun ziyaretinden bir süre önce devrilen bir ağaç, kayaların bir kısmını yerinden oynatarak mağaranın tavanını ve duvarlarını süsleyen zarif resimlere giden yolu açmıştı. Resimlerde ekseriyetle geyik, at ve bizon gibi iri hayvanlar göze çarpıyordu. Resimler odun kömürü ve aşı boyası kullanılarak yapılmıştı. Mağaranın toplam 300 metre uzunluğundaki galerilerinin duvarlarında insanlara ait el izleri görülüyordu. Resimler öylesine karmaşık ve ayrıntılı çizilmişti ki Sautuola’nın çağdaşları onu sahtekarlıkla suçladılar. Eski insanların böylesine olağanüstü sanat eserleri yapmış olabileceklerine inanmadılar.

Sonradan anlaşıldığı üzere, resimler orijinaldi ve bugün biz onların 35.000 yıl önce yapıldığını biliyoruz. Radyokarbon tarihlendirme tekniği söz konusu resimlerin tek bir defada değil de 20.000 yılı bulan bir zaman zarfında tamamlandığını ortaya koymuştur. Şayet bu tarihlendirme doğruysa eski insanlar yüzlerce kuşak boyunca bu resimleri rötuş edip binlerce yıllık bir zaman zarfında kendi figürlerini eklemişlerdir.

İnsan nefesindeki karbondioksitin resimlere zarar verebileceği keşfedildiği için söz konusu mağara halka kapatılmıştır. Fakat mağara ve içindeki resimlerin tıpatıp kopyaları mağaranın dışında sergilenmektedir.

Parmak Boyalarından Kadim Şaheserlere

Sautuola’nın keşfinden sonra dünyanın çeşitli yerlerinde değişik maharetlerle yapılmış mağara resimleri keşfedilmiştir. Sadece Avrupa’da bu tür 300’ü aşkın mağara bulunmuştur. Resimlerin bazıları, İspanya’nın Cueva de El Castillo mağarasında bulunan kırmızı küreler ve el izleri gibi, kaba ya da basitti. Bunların 40.800 yıl öncesine uzanan, şimdiye kadar keşfedilmiş en eski resimler olduğu düşünülmektedir. Tarihleri onların aslında Neandertal insanı tarafından yapılmış olabileceğini ortaya koymuştur, ama çoğu bilimci bu resimlerin ilk modern insanlar tarafından yapıldığı kanısındadır. Fransa’daki Chauvet Mağarası’nda bulunanlar gibi diğer resimler daha karmaşıktır. Bu resimleri yapanlar önce duvardaki döküntüleri temizlemiş ve hatta bazı hayvan figürlerinin yanındaki yüzeyi kazıyıp çıkararak resme üç boyutlu bir hava katmışlardır. Yine Fransa’da Lascaux Mağarası’nda bulunan ve yaklaşık 2000 figürü içeren resimlerden birinde 5,18 metre uzunluğunda dev bir boğaya rastlanır.

İlk Çizgi Filmler

Fransa’daki mağara resimlerinde tasvir edilen hayvanların uzuvları ve başları hatalı çizilmiş gibidir: Sanki her bir uzuvdan birkaç adet mevcuttur; örneğin, birkaç ön sağ bacak ya da birkaç baş çizilmiştir. Bu olgu arkeologları hep şaşırtmıştır, ama Toulouse Le Mirail Üniversitesi‘nden Marc Azema bu muammaya bir açıklama getirdiğine inanmaktadır. Azema küçük bir ateşin ya da fenerin yaydığı ışıkla bakıldığında mağara duvarlarındaki figürlerin oynayıp “hareket ettiğini” savunmaktadır. Keza Azema bu resimlerdeki ilave uzuvların tesadüfen yapılmadığına ve bu resimlerin insanın yaptığı ilk çizgi filmler olduğuna inanmaktadır.

Neyi, Niçin Resmettiler?

Mağara resimlerinin büyük çoğunluğunun odağında eski insanların gündelik hayatta karşılaşıp avladığı büyükbaş hayvanlar vardır. Bu hayvanlar, bulundukları bölgeye bağlı olarak kürklü mamut gibi otçullar ve diğer büyük hayvanlardan, Afrika ve Asya’da yaşayan aslan ve kaplan gibi yırtıcılara kadar uzanmaktadır. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan mağara resimlerinde el izleri bir hayli yaygın olsa da gerçek insan tasvirleri oldukça az ve birbirinden uzaktır. Bu tasvirler ise nadiren hayvan tasvirleri gibi ayrıntılı çizilmiştir. İnsan tasvirlerinin neden bu kadar az olduğu tam olarak bilinmiyor. Bazılarına göre atalarımız insanın resimsel temsillerini yasaklayan tabulara sıkı sıkıya bağlı kalmış olabilirler. Aynı şekilde bitti ve manzara resimlerine de pek rastlamıyoruz.

Öte yandan mağara resimleri sadece gündelik yaşamda karşılaşılan hayvanlar ve figürleri konu almaz. Pek çok resimde ilkel takvim olarak kullanılmış olabilecek geometrik şekiller ve noktalar bulunmaktadır.

Hayvan kılından yapılmış fırçalar bulunmuş olsa da çoğu mağara resmi muhtemelen boyaların ağızla ya da küçük borularla mağara yüzeyine üflenmesi suretiyle yapılmıştır. Eski insanlar aynı zamanda taşlar ve diğer araçlarla birleşen desenler yapmak için parmaklarını da kullanmışlardır.

Atalarımızın böylesine karmaşık sanat eserlerini niçin yapıp nesilden nesile aktardığını hiçbir zaman öğrenemeyebiliriz, ama bu konudaki teoriler yabana atılmayacak kadar çoktur. İnsan temsilini yasaklayan tabulardan hareket eden bazı antropologlar söz konusu resimlerin dini anlamlar içerebileceği görüşündedirler. Bu kişilere göre, ilk kutsal adamalar, rüyaya yatmak için mağara içlerine inzivaya çekilmişler ve rüyalarında gördüklerini yeniden şekillendirip mağara duvarlarına yansıtmışlardır. Öte yandan söz konusu resimlerin hikaye anlatmak için kullanıldığını ve dini anlamdan ziyade kültürel anlam barındırdığını öne sürenler de olmuştur. El izlerinin yaygınlığı, bu işlemin kabile üyeleri için bir ergenliğe geçiş ritüeli olduğunu göstermektedir. Nitekim rüştünü ispatlayan üyeler mağara duvarlarına el izlerini bırakıyorlardı.

İster sihirsel, ister dinsel, ister kültürel, ister salt dekoratif amaçlı olsun, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan binlerce mağara resmi eski ressamlarla günümüz ressamları arasında doğrudan bir bağlantı işlevi görmektedir. Bu “kaba” mağara çizimlerinin sanatsal değerini merak denler, Pablo Picasso‘nun konu hakkında söylediği söze kulak verebilirler. Picasso, Lascaux Mağarası’ndaki resimleri ilk gördüğünde heyecana kapılıp, “On iki bin yıldır yeni bir şey öğrenmemişiz,” demiştir.

Yazar Erencan DURMAZ

Bir yorum

Yorum Bırakın

Bir cevap yazın

Son Durak

Din Adına İmha: İkonkırıcılık