içinde

HİÇLİK

Hangi şarkıyla duygularımı ifade etsem diye dakikalarca ekrana bakakaldım, hiçbiri beni yeterince ifade edemiyordu…Çünkü ben kendim bile kendi duygularımı ifade edemiyorum, çünkü ben iyi değilim gün içinde birkaç dakikalığına iyi gibi görünmeye çalışıyorum, iyi olamıyorum. İçimde anlam vermediğim kasvetli bir huzursuzluk var. Huzursuzluğun boyutunu ölçemiyorum, sadece gözyaşlarıyla birlikte alelade bir müzikle kafamın içini susturmaya çalışıyorum.

Bu aralar göz kapaklarımın yorgunluğuyla iyi olmaya çalışıyorum, yorgunum ama bu bedensel bir yorgunluk değil. Sahi bedensel yorgunluk uyurken geçen bir şeydi değil miydi? Ah öyle yorgun olmak isterdim ki… Gözlerimi kapayınca bir hiçliğe bürünmek isterdim. Bir saniyeliğine olsa bir hiç olsam, düşüncelerim bir saniyeliğine yok olsalardı, bir saniyeliğine yok olsaydım…

Şehrin yanıp sönen ışıkları karşısında uzaklara dalmışken, kimsesiz ve yalnız sokakları aydınlatan lambaların altında belli belirsiz geçen insanların adımlarını takip ediyor ve bir anlam bulmaya çalışıyorum. Neyden, kimden anlam çıkarmam gerektiğini bilemeden terk edilmiş gibi duran kaldırımların yalnızlığına daldım. Sık sık dalarım her şeye, herkese, her müziğe, her söze…

Ne kadar süredir bir hiç gibi oturduğumu bilmiyorum, bir ara gri bulutların hüzünlerini dinledim. Bulutları unuttum, Güneşin kızıllaştırdığı hava, bulutları terk ettirdi. Her şey hızlı değişiyor, herkes hızlı değişiyor… Şimdi sadece yapayalnız sokaklar, kimsesiz kaldırımlar, belli belirsiz şehir ışıkları var.

Zaman bana bir şeyler öğretiyor mu bilmiyorum ama zaman beni sevmiyor, çok iyi olamıyorum zamanla,

Her şey yarım, herkes yarım, ben yarım, bendekiler yarım kaldı… Şarkılarım yarım kaldı, duygularım yarım kaldı, hayallerim yarım kaldı, kitaplarım yarım kaldı, uykum yarım kaldı, sözlerim yarım kaldı. Yarım bir benle tam olmaya çalışıyorum.

Bir siluet gibi gelip geçen yarımlarla var olmaya çalışıyorum.

Yazar Sizüçen

2 Yorum

Yorum Bırakın

Bir cevap yazın

5 Dakika

Hoşgeldin Nisan