Devasa bir böcek bir sabah huzursuz edici düşlerinden uyandığında kendini yatağında Gregor Samsa’ya dönüşmüş halde buldu.
Kuytu köşelerde geçen hayatına artık kendisine iğrenek bana insanların arasında devam edecekti.
Gitmesi gereken bir iş ve sorumlulukları varken hayattan nasıl zevk alacaktı ki.
Tek derdi karnını doyurmak, üremekken ne hoştu hayat, düşünmüyordu bile varolma sebebini.
Yaşıyordu işte o da diğerleri gibi.
Eskiden adildi hayat onun için, üstünlük yoktu, ego savaşları yoktu, çıkar ilişkileri yoktu, “daha” diye bir kelime yoktu lügatında.
Ama uyum sağlayacaktı kaderindeki yeni sayfaya.
İş aradı, torpili yoktu.
Saygı istedi, parası yoktu. Sevgi istedi, aynaya baktı ve sevilemeyeceğini anladı.
Mutlu olmak istedi, düşünebiliyordu.
Görüyordu insanları ve ona daha sevimli geliyordu böcekler.
İğrenerek baktı insanlara, kaçtı kuytu köşelere, uzaklaştı.
Okadar haklı bir yazı olmuşki “SAYGI İSTEDİ PARASI YOKTU SEVGİ İSTEDİ AYNAYA BAKTI SEVİLMİCEĞİNİ ANLADI “insanlar hep menfaat peşinde hiç düzgün insanlar kalmamış!.
İnsanların böceklerin ruhu kadar derin bir ruhları yok elbette.
Elbette…