Denizin kıyısında yüksek surlar… Surların içinde bir alan… Hüzünlü duvarlar, yosun kokulu, rutubetli bir cezaevi… Güneş görmeyen hücreler, bir damla umut olmayan koğuşlar… Her karesinde bir anı, her keresinde bir mutsuzluk hakim olan yaşamlar… Duyulan tek güzel ses doğanın sesi; kuşların kanat çırpınışı, dalgaların şarkısı… Ve onları ilham kaynağı olarak kullanan şairler, yazarlar… Birbirinden farklı hayatlar, birbirinden farklı anılar… Sürgünler diyarı, buruk duyguların mekanı…
Evliya Çelebi’nin “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.” dediği Sinop Cezaevi… Ve bir dönem orada tutuklu kalan Sabahattin Ali…
Üç tarafı denizle çevrili tarihi kale duvarlarının içerisinde yer alan Sinop Cezaevi, Türkiye’nin en eski cezaevlerinden birisidir. Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus tarafından tersane olarak yaptırılan ve kentin dokusunu yansıtan tarihi yapı, ilk kez 1568 yılında cezaevi olarak kullanılmış, 80 darbesinden sonra siyasi tutuklular için tercih edilen yerlerden birisi olmuş, 1999’da tutuklulara kapatılarak turizme açılmıştır.
Sabahattin Ali günümüzde Sinop Cezaevi dendiğinde ilk akla gelen isim… Yaşadığı zor günlerin ya da şartların belki de tek güzel yanı o dönemlerde çok güzel eserler ortaya çıkarması… 41 yıllık kısa yaşantısına üç roman, on öykü, iki şiir kitabı ve yedi kitap çevirisi sığdırmış… Sadece edebiyata değil Türk müziğine de onlarca güzel beste kazandırmış bu cezaevinde. Şimdilerde ziyarete açık olan cezaevinde onun odasını görmek, eserlerini okumak, onun yazdığı şarkıları dinlemek ve hatta belgeselini seyretmek bile mümkün…

Evet belki çok kısa bir hayat yaşadı ama hala en çok satan listelerde başı çekiyor Sabahattin Ali. Yazdığı Madonna hangi Madonna birileri tarafından tartışılsa da yıllar sonra bile okunmaya, dinlenmeye devam edecek eserleri…
Evet belki iç açıcı bir yer değil cezaevleri ama tarihe tanıklık etmek istiyorsanız, belki empati kurmak istiyorsanız mahkumlarla, eh sonrasında biraz da huzur bulmak istiyorsanız güzel bir manzaranın karşısında, Sinop’a ve Sinop Cezaevi’ne mutlaka gitmelisiniz… Bir tane Sabahattin Ali kitabıyla elinizde…
Burda çiçekler açmıyor,
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Avluda olta vururum;
Kah düşünür, otururum,
Türlü hayaller görürüm;
Geçmiyor günler, geçmiyor. (Hapishane Şarkısı 3 şiirinden bir kısım)