içinde

Bir Garip Oliver Heaviside

Matematikçi ve mühendis olan Oliver Heaviside fazlasıyla tuhaf ve bilim dünyasına çok büyük katkıları olmasına rağmen hiç bilinmeyen bir insandır. Heaviside olmadan bugün telefonla uzakaları arama diye bir şey olmazdı; elektrikli ve manyetik alanların davranışına ilişkin çok daha az kesin bir anlayaşımız olurdu. Yaygın tanınan biri olmamasına karşın, Newton’un yerçekimi alanında yaptığını elektromanyetizma alanında başarı olmuştu. Matematiksel denklemleri kullanarak, gözlemlenebilir maddi olguları tanımladı.

Heaviside, Londra’nın Camden Town kesiminde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası yetenekli bir gravürcüydü. Evi daracık, soğuk ve karanlıktı; pencere vergisinden dolayı pencerelerin çoğu tahta çakılarak kapatılmıştı. Thomas Heaviside öfkeli parlamalara yatkındı ve genelde dört oğlunun en küçüğü olan ve bir türlü diğer çocuklar gibi davranmayan Oliver’e sataşırdı. Bu tavır, bir ölçüde Oliver’ın küçükken geçirdiği kızıl hastalığından kaynaklanan kısmi sağırlığın sonucuydu; ama küçük Heaviside’ın yürek burkucu kısa okul kompozisyonundaki şu sözler evdeki yaşamın kasvetli bir tablosunu sunar:

Anlatacağım hikaye doğrudur. Küçük bir çocuk vardı ve babası ‘Diğer insanlar gibi olmaya çalış, suratını asma’ derdi hep ona. O da çok uğraştı, ama bir türlü başaramadı. Bu yüzden babası onu bir kayışla dövdü; daha sonra çocuğu aslanlar yiyip yuttu.

Sağırlık Oliver’ın diğer çocuklarla kolayca oynamasını da engelleyen bir şeydi; bu yüzden annesinin müdürlük yaptığı kız okuluna gitti. Ders konularının çoğundan hoşlanmamasına karşın, telgraf mucitlerinden biri olan dayısı Charles Wheatstone’un özendirmesiyle fen derslerini sevdi. Böylece doğa bilimlerinde sürekli ilk sırayı almakla birlikte, geometride düşük not alanlar arasındaydı. Geometriden nefret etmesinin sebebi sadece ispatları öğretmeye dayanmasıydı; yeniliğe hiç yer yoktu. Heaviside daha çocukken bile tek başına çalışmayı tercih ederdi ve problem çözme yeteneğine inancı çoğu kez sınıf arkadaşlarına övüngenlik olarak görünürdü.

Okuldan 16 yaşında ayrıldı; ama sıkı çalışmayı sürdürerek, kendi kendine Mors alfabesi, Almanca ve Danca öğrendi. Yeni kurulmuş olan Great Northern Telegraph Company‘de dayısı aracılığıyla bir iş buldu. Merkezi önce Danimarka’da olan ve daha sonra Newcastle’a taşınan şirketteki görevi ömründeki ilk ve son ücretli işi oldu.

İşe oldukça iyi başlayarak, bir telgraf hattındaki kesin hasarı matematiksel formüllerle belirlemeyi sağlayan akıllıca bir sistem geliştirdi. Ama ardından çok büyük bir ücret artışı istemekle aşırıya gitti. İsteğinin geri çevrilmesine tepki olarak, emekliye ayrıldı henüz 24 yaşındaydı. İnsanlar parlak zekasına hayran kalmakla birlikte, onu alıngan ve anlaşılmaz buldu. Heaviside de Londra’daki aile evine döndü, üst kattaki iç karartıcı bir odaya kapandı ve kendisini özel çalışmalarına verdi. Üzerinde çalıştığı konu İskoç matematikçi James Clerk Maxwell‘in bir süre önce yayımlanan Elektrik ve Manyetizma Üzerine İnceleme adlı enfes, ama çetrefilli eseriydi.

Heaviside’ın ortaya koyduğu şey olağanüstüydü. Maxwell’in elektrikli ve manyetik alanların davranışını açıkladığı yirmi denklemi sadece dörde indirmişti. Bunlar belki de oldukça haksız biçimde “Maxwell denklemleri” olarak bilinir ve modern fiziğin köşe taşlarından biridir. Einstein bundan dolayı Maxwell’i Newton’dan sonraki en büyük fizikçi olarak nitelendirmiş olsa da, denklemleri anlaşılır kılan aslında Heaviside’ın çalışmalarıydı.

Heaviside sonraki 30 yılının büyük bölümünü odasında kilitli olarak geçirdi ve dışarıya sadece tek başına uzun yürüyüşler için çıktı. Ailesi kapısının önüne yemek tepsileri bırakırdı; ama çalışmaya derince daldığında günlerce sırf birkaç kase sütle açlığa dayanırdı. Odasının sıcaklığını o kadar yüksek tutuyordu ki, ziyaretçilerinin çoğu birkaç dakika yanınca baygınlık geçirmeye başlıyordu.

Bu eksantrik yanlarına karşın, çalışmaları hayranlık ve şaşkınlık uyandırmaya devam etti.Günümüzde 19.yüzyıl sonlarının en önemli üç matematiksel buluşundan biri sayılan yeni bir kalkülüs hesabı geliştirdi. Aynı telgraf hattından ileti gönderip alma ve bir elektromanyetik sinyalini bozulmaksızın uzak bir mesafeye aktarma sorunlarını çözdü. Heaviside 1902’de Encyclopaedia Britannica için yazdığı bir maddede, dünya atmosferinde telsiz dalgalarının yerküre eğimini izlemesine olanak veren bir iletken katmanın varlığını öngördü. Sonunda 1923’te bulunan bu alana onun anısına Heaviside katmanı adı verildi.

Bu çığır açıcı başarılar Heaviside’a biraz şöhret getirmekle birlikte neredeyse hiç para kazandırmadı. Sonuçta daha da kabuğuna çekildi; hatta 1891’de Kraliyet Derneği üyeliğine seçilmesi vesilesiyle düzenlenen törene katılmayı bile reddetti. Kırk yedi yaşına vardığı 1897’de nihayet aile ocağından ayrıldı ve Devon yöresindeki Newton Abbot’a taşındı. Tek rahatlama aracı yeni edindiği bisiklet sürme tutkusuydu.

Gut ve sarılık nedeniyle gittikçe takatten düşen ve komşularınca dışlanan Heavide, 1909’da kardeşi Charles’a daha yakın olmak için Torquay’daki küçük bir kulübeye taşınmaya karar verdi. Arkadaşlarına ve aile mensuplarına yazdığı mektuplarına anlaşılmaz bir şekilde “W.O.R.M.” (Solucan) diye imza attı. Bütün mobilyalarını atıp yerlerine kocaman granit kayalar koydu ve kimonoyla yaşamaya başladı. Yıkanmayı bıraktı ama tırnaklarını kiraz pembesine kusursuzca boyamaya epeyce zaman ayırdı. Yüksek meblağları bulan faturalarını ödemediği için, hava gazı bağlantısı sıklıkla kesilmekteydi. Bir keresinde kendi başına bağlantıyı açmaya kalkışınca, ellerinde ve yüzünde ciddi yanıklar yaratan bir patlamaya yol açtı. 1925’te bir merdivenden düşerek öldü; kulübesinin duvarları ödenmemiş faturalarla kaplı olarak bulundu.

Özgün görüşlerinden dolayı 1912’de Nobel adaylarının son listesinde Einstein ve Max Planck’la birlikte yer bulmuş bir adam açısından üzücü bir sondu bu. Son yıllarında ciddi ruhsal bozukluğa düştüğü söylenebilir. Bunun çalışmalarının niteliğine de zarar verip vermediğini kestirmek olanaksızdır; çünkü neolitik mobilya/pembe tırnaklar döneminin ürünü, yani Elektromanyetik Teori adlı eserinin sonuç bölümünün el yazması metni ölümünden kısa bir süre sonra hırsızlarca çalındı. Arkadaşı ve fizikçi meslektaşı G.F.C. Searle’in vardığı sonuçla, Oliver Heaviside “hiçbir dönemde zihinsel özürlü olmasa da katıksız, tuhaf bir adamdı.”

Yazar Erencan DURMAZ

Bir yanıt yazın

El Alemi Boş Verin, Siz İçinizden Gelen Sese Kulak Verin

Judy Hakkında Sürpriz Bozma