Hasan Ali Toptaş, 2019 Kasım’ında “Beni Kör Kuyularda” kitabını okuyucularıyla buluşturdu. Öncelikle kitabının adı oldukça dikkat çekici. Kitabın adı edebiyatseverlerin aklına Ümit Yaşar Oğuzcan’ın meşhur “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın/ Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın” dizelerini getiriyor. Münir Nûrettin Selçuk tarafından bestelenen bu şiirle ilgili rivayet şudur: Ümit Yaşar Oğuzcan, yirmi dört başarısız intihar girişiminde bulunur. Oğlu da Galata Kulesi’nden atlayıp elindeki nota “Baba intihar böyle edilir” yazar. Oğuzcan da oğlunun ardından “Beni Kör Kuyularda” şiirini yazar. Ancak bu rivayetin doğru olmadığı, bu şiirin yazılış tarihinin Oğuzcan’ın oğlunun intiharından önce olduğu “Motif Akademi Halkbilimi Dergisi”nde Abdullah Acehan’ın “Yeni Türk Edebiyatında Mersiyeyi Yaşayanlar” makalesinde de belirtilmiştir. Oğlunun ölümünün ardından 1973’te yazdığı şiir Galata Kulesi’dir.
Tekrar Hasan Ali Toptaş’ın “Beni Kör Kuyularda” kitabına dönmek gerekirse olaylar Güldiyar’ın, babasına yemek götürürken kötü bir olay yaşamasıyla başlıyor. Yazarın kitabın sonunda dahi bu olayın ne olduğunu açıklamaması roman boyunca “kör kuyularda” kalan bazı karakterler gibi bize de çaresizlik hissi yaşatmak istemesidir. Bu amacında başarılı olan yazar toplumsal temalara çok iyi değinmekte böylece bizi olayların içine çekmektedir. Kitapta toplumsal vurdumduymazlık, başlarına kötü iş gelen insanlara yardımcı olmaktansa “benim de başıma iş gelmesin” korkaklığı, cesaretli kişilerin de sistematik kötülüğe gücü yetmemeleri fazlaca işleniyor. Başına kötü bir iş gelen Güldiyar ve o günden sonra çekmedikleri eziyet kalmayan Muzaffer’in çaresizliği okuyucuyu etkiliyor. Güldiyar’ın yaşadığı felaket sonrası gözlerinden yaş yerine taş gelmesi, Muzaffer’in evin içinde hareket eden ceylanları görmesi esere masalsı bir yan katıyor. Romanda gerçekle masalın, şimdiyle geçmişin sınırları yani zaman katmanı ortadan kalkıyor. Romanda mekân unsurunun dar tutulması Güldiyar ve Muzaffer’in evden kaçamamaları kör kuyu benzetmesinin yansıması. Benzetmeler, tasvirler Hasan Ali Toptaş’ın edebi kişiliğindeki birikimi, kaliteyi ortaya koyuyor. Mekândaki sınırlılık, olayların yavaş akması romanın akıcılığını olumsuz etkiliyor. Yazar bu olumsuz durumu gidermek için romandaki kişilerin sayısını çoğaltmış. Muzaffer’in çevresinde ona kötülük yapan kişileri fazlaca değiştiriyor. Bu durum ise okurun kişileri karıştırma ihtimalini artırıyor. Toptaş üslubunun ve dilinin gücüyle hayal dünyasında bize yeni kapılar açıyor. Güldiyar’ın ve Muzaffer’in gecekondusunu gözlerimizin önüne seriliyor.
Kitap hareketli, olay merkezine bağlı akıcılığı seven, merak unsurunu ön planda tutan okuyucu kitlesine pek hitap etmiyor. Sanatsal değere öncelik veren, zengin benzetmelere ve bağdaştırmalara önem verip kitap seçimini bu özelliklere göre yapan okurlar için kesinlikle bulunmaz bir eser.
Ülkece ve dünyaca zor günlerden geçtiğimiz bu zamanlarda #evde kalıp iyi okumalar dilerim.