içinde

Son Kahroluş..

Yerin dibini bulduğum bilmem kaçıncı gün, saymadım. Oturdum ve ölmeyi bekledim, oturdum ve birinin o tetiğe basmasını bekledim.

Annem, kırk yaşındaydı, isyan bayrağını çekti. Kadehlerin son yudumundan topladım her gece. Ağladı, bağırdı, duvarları yumrukladı. Onunla ağladım, onunla kahroldum. Biz kahrolurken yağmur yağdı, tek bir yıldız yoktu gökyüzünde. Tek bir umudumuz yoktu.

Bazı geceler çarptım kapıyı, çıktım. Yeter dedim içimden, bu kadar elem yeter. Gittim o adamın yanına, saydım sövdüm, bizi içine düşürdüğü duruma, bu hayatın tam suratına indiremediği o son yumruğa sövdüm. Ağladım sonra sessiz sessiz, neden dedim bu defa, neden bıraktın bu ateşin ortasında bizi? Yine sustu, duymadı belki. Bir avuç toprağını son mektubuna sarıp gittim. Yine söz verdim kendime; bir daha gelmeyeceğim, bir daha özlemeyeceğim seni baba, diye.

Öyle böyle derken, kovaladı günler zamanı, yine kahrolduk. En çok annem kahroldu. Cam kırıklarını topladım bir gece saçlarından ve o gece yine gittim yanına. Elimde silah, beynimde binlerce düşünce…

Ben geldim, dedim, yine ben geldim, defalarca aklımdan kovdum seni ama yine geldim. Bak bu silahı tam şakaklarına dayadın, hissetmedin değil mi namlunun ucunda ki soğukluğu? Sen hissetmedin ama biz buz kestik, bu namlunun kışında karlar altında kaldık, sen bir kere öldün biz her gece baba, dedim. Silahı koydum, gözümde tonlarla eşit olan toprağa, yürüdüm. Arkamı dönmeden yürüdüm.

Havada ayaz var, eve doğru attığım her adımda sıkışıyor yüreğim. Annemin çok sevdiği çiçeği, karanfili görüyorum kaldırım üzerindeki çiçekçide, alıyorum bir demet; ama hala sıkışıyor yüreğim. Pişmanım sanki yanına gittiğime… Ayazın soğuğunu yiyerek vardım eve, lamba yanıyor ama hıçkırık sesleri kesilmiş, gökte yıldız yok, korka korka girdim eve sonrası karanlık…

Yerde kırılmış bir kadeh, cansız bir annenin bedeni, kalbinden sızan kan.
Kalbinden sızan kan.
İşte tam o anda hayatı o kan birikintisine adadım; hayat o kan birikintisindeki çekilen isyan bayrağıydı, ben bittim yazılan duvardı.

Şimdi ise mezarlıktayım, annemin ve babamın yanında. O silah ise şakağımda, her şeyi bitiren o silah bu defa benim şakağımda ve namlusu soğuk değil artık.
Tüm kırılan kadehlere ve biten şaraplara veda ediyorum artık, karanfiller yakarak.
Sonrası boşluk, sonrası hiçlik.

“Ben geldim cam kırıklarını saçlarından topladığım kadın, güçsüz adam…
Ve başımda son mektubum:
Anne, ben gidiyorum.”

Yazar Yaren Gece ÖZTÜRK

Siz Ve Biz Blog Editörü - Adana

Bir yanıt yazın

ogretmen

10 Maddede Öğretmen Tanımı

ogretmen

Öğretmenler de Öğrenir