Geçen gün bir yerde ilginç bir soru okudum. “Bugün 100 yaşında olsanız ve torunlarınıza yaşamınızı anlatacak olsanız neler söylerdiniz?” diye soruyordu. Elbette anlatacağım çok şey olurdu. Ancak ben en çok hatalarımdan bahsetmek isterdim. Yaptığım ve belki de yazmaya başlasam ansiklopedi gibi cilt cilt basılacak hatalar serisi. İnsan hatalarından öğreniyor. Başarıların insana öğrettiği hiçbir şey yok!
Geriye dönüp baktığım zaman hayatımı yeniden dizayn edebilirdim. Eminim sizler de yapabilirsiniz bunu. Ancak insan içerisinde yaşadığı zaman diliminde o zamanı dizayn etme lüksüne sahip değil. Anlık olarak; akıl ve duyguların aldığı kararlar ile yaşıyoruz. Bu kararlardan hatalar ya da başarılar meydana geliyor. Başarıların tadını çıkartıyor, hatalarımızdan dersler alıyoruz.
Hata yapmadan önce ders alabilmenin, hayatı dizayn edebilmenin tek yolu tecrübelerden yararlanmak. Tecrübeler hayattaki en önemli bilgi kaynağı. Anneler, babalar ya da büyükler hep konuşur, hep tavsiyeler verirler. Tavsiye alan taraf ise hep duymamazlıktan gelir. Kulak arkası eder. Halbuki en önemli bilgidir yaşanmışlıklar.
Ben bugün aklımın erdiği ilk yıllara dönebilsem öncelikle eğitim hayatımı ve geleceğe bakışımı dizayn etmek isterim. Mesela öğrenmeyi öğrenmek isterim. Ancak 30’lu yaşlarımda vakıf olduğum bu değerli bilgi bana 30 yaşımdan sonra ışık tutmaya başladı. Öğrenmeyi öğrenmek konusunda henüz ilk okul sıralarındayken bilgim olsaydı ne kadar farklı olurdu? Belki de saatlerce ders çalışmadan, ödev yetiştirme peşinde koşmadan başarı yakalardım.
Arkadaşlık ilişkilerimi dizayn etmek isterdim… Yüzlerce, binlerce kişi tanımak elbette güzel. Ama hepsi arkadaşım değil. Arkadaş seçmek ve uzun yıllar dostluk sürdürmek tecrübeyle edinilen bir yetenek. Ama çok küçük yaşlardan itibaren çok sıkı dostluklar edindiğimizi düşünsenize…
İş ve eş seçimi mesela. Bugün başa dönebilseniz yine aynı kariyer yolunu takip eder miydiniz? Yoksa başka bir kariyeri mi tercih edersiniz? İlk işe başladığınız o şirketi düşünün. Bugünkü aklınız olsa orada mı başlardınız? Hani iş buldum diye büyük bir sevinçle koşturduğunuz, ancak sonradan kabusunuz olan şirketten bahsediyorum! Eş seçimi de öyle… Evlenmeden tecrübe edebilir mi insan? Hani evlenmek için ideal tiplerimiz vardır. Şu özellikleri olacak, bu kültürden gelecek v.s v.s Binlerce filtre belki de! Evlendikten sonra hepsinin önemi ortadan kalkmıyor mu?
En çok sosyoloji okurdum mesela ben. Değerini 30 yaşımdam sonra anladım. İnsanı tanırsan, toplumları ve kültürleri tanırsan; hayatı tanırsın. Hangi kariyer yolunu tercih edersen et sonuçta işin insanla. İnsanı tanımak zorundasın. Tanımadığın zaman kaybedersin.
Çok fazla gezerdim mesela. Görmediğim her yeri görmek isterdim. Param mı yok? Olsun! Otostop çekerdim, yürürdüm. Arada durur birkaç satır okurdum, öğrenirdim. Sonra yola devam ederdim. Özgürlüğün ve gelişimin tadını çıkartırdım.
Hayatta hep keşkeler ile dolu. Yaptığımız şeylerde keşkeler, yapmadığımız şeylerde keşkeler… Keşke demeyen insan yok bu hayatta. Herkesin yüzlerce keşkesi var. Bugün çok başarılı gördüğümüz insanların bile heybesinde keşke dolu. Keşkeleri bertaraf etmenin bir yolu yok. Ya yaşayarak öğreneceğiz ya da tecrübeleri dinleyeceğiz. Başka yolu yok dostum, başka yolu yok!