Hepimizin hayatında iyi ya da kötü yer etmiş öğretmenler vardır. Kiminin gülüşünü hatırlarız, kiminin konuşmasını… Bazısı arkadaş gibi davranmıştır, bazısı otoriter… Ama hepsinin emeği vardır üstümüzde, hepsinden bir şeyler öğrenmişizdir mutlaka. Ama bütün öğretmenlerin ortak özellikleri vardır. Bakalım neymiş onlar 🙂
1. Sürekli tekrar ederler.
Öğretmenler defalarca aynı şeyi anlatmakla yükümlü kişilerdir. En basit cümleyi bile 10 kere tekrar etmek zorunda kalırlar. İster lisede ister ilk öğretimde çalışsın, farketmez. Kurulan cümlede bütün cevaplar olsa bile farklı sorularla karşılaşabilirler.
Öğretmen: Pazartesi günü “Geçmiş Zaman”la ilgili quiz yapacağım.
Öğrenci: Quiz ne zaman hocam?
Öğretmen: Pazartesi günü.
Öğrenci: Quizde neden sorumluyuz?
Öğretmen: Geçmiş Zaman
Öğrenci: Hocam Pazartesi quiz var mı?
Öğretmen: ???
Hele bir de sınav olduktan sonra en az 10 öğrenci tarafından sorulan “Sınavları okudunuz mu?” sorusu yok mu?… Paha biçilemez 🙂
2. Öğrenci sesine alışıklardır.
O kadar alışmıştır ki o sese, bir süre sonra oluşan gürültüleri duymaz bile. Kimse 5 dakikadan fazla dayanamazken o gün boyu çeker o sesi.
3. Nöbet sırasında atom karınca gibi olmalıdırlar.
Teneffüslerde bir koridorun bu başında, bir de o başında olmalıdır. Aynı esnada hem sınıfları hem de tuvaleti kontrol edebilmelidir, her yerde gözü olmalıdır. Gerektiğinde ilk yardım bilgilerini de kullanıp olaya müdahale edebilmelidir.
4. Eve iş getirirler.
Okunması gereken sınavlar, girilmesi gereken sözlüler, değerlendirilmeyi bekleyen performans ödevleri, anlatılacak konuyla ilgili kaynaklar… dağ olmuş onları bekler. Bir de çocuğu varsa fotoğraftaki gibi not girmeye çalışır e-okula.
5. Çok kolay şikayet edilebilirler.
Hiçbir memuru şikayet etmek için özel bir hat yokken, veliler ve öğrencilerin öğretmeni şikayet etmeleri için bir hat mevcuttur. Anında dikkate alınır bu şikayetler.
6. Her anlamda örnek olmalıdırlar.
Kılığıyla kıyafetiyle, davranışlarıyla öğrencilerine örnek olmalıdır. Gittiği her yerde bir öğrencisiyle karşılaşması olasıdır, o yüzden özel hayatına da dikkat etmelidir.
7. Yüksek sesle konuşmaya alışıklardır.
40 kişilik sınıflarda en arkaya bile sesini duyurmak zorunda olduğu için “faranjit”le yaşamaya alışmışlardır. İşin kötüsü, dışardaki hayatlarında da seslerini hep yüksek ayarda kullanırlar.
8. Çooook uzun tatilleri vardır.
Diğer iş gruplarında ya da özel sektörde çalışanların tek kıskandıkları kısım tatil kısmıdır. Herkesin dilindedir yaz tatilleri, kar tatilleri, Şubat tatilleri… Ve bütün öğretmenlere bunu duymaktan fenalık gelir. Oysa ki o tatiller olmazsa bütün öğretmenlerin yeri Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’dir. Kolay iş sanki; evde 2 tanesiyle uğraşamazken okulda yüzlercesiyle baş etmek…
9. Evlendirilmek üzere aranan kişilerdir.
Nasıl olsa tatili çok, çalışma saatleri iyi, çocuk bakımında da fena değildir diye aranan gelin ya da damat adaylarıdır. Üniversiteye girdikleri anda talipleri çıkmaya başlar.
10. Her şeyi bilir, her şeyden anlarlar.
Toplum olarak öyle bir görev yüklenmiştir kendilerine. Bilmemen, anlamaman mümkün değil. Gerçi yaşadıkları da bunu destekler zaten. Gerektiğinde sağlıkçı olup her türlü olaya müdahale eder, gerektiğinde psikolog olup öğrenci sorunlarını dinler ve çözüm arar, gerektiğinde anne-baba olup onlara yol gösterir.
Her şeye rağmen güzel şeydir öğretmen olmak… Birilerinin hayatına dokunmak, birilerine yön vermek… Güzel bir gelecek, güzel bir ülke ve dünya için çabalamak… Seneler sonra bir öğrencinle karşılaşmak ve geçmişi yad etmek… Göreve başladığın ilk günden son güne kadar bir sürü evlat edinmek… Başta ilkokul öğretmenlerim annem ve babam olmak üzere, görevini hakkıyla yapan bütün öğretmenlerimin ve meslektaşlarımın günü kutlu olsun.